Translate

10 Aralık 2014 Çarşamba

Amerika'da Resmi Dil ve Etnik Yapı








ABD’de “Tek Resmi Dil: İngilizcedir”, “Vatandaş İngilizce Konuş!” demek, Demokratik Cumhuriyetçiliktir; buna karşılık Türkiye’de “Tek Resmi Dil Türkçedir”, “Vatandaş Türkçe Konuş!” derseniz, “birileri” sizi anında “Irkçı Faşist” olarak damgalayacaktır.

ABD ve diğer Batı ülkelerinde “Demokratik” sayılanın, Türkiye’de “Irkçı Faşizm” sayılması; Batı’da “Anarşi” olarak tanımlanacak türden görüş ve uygulamaların, Türkiye’de “Demokrasi” olarak yutturulması; bence, ülkemizin tüm sorunlarından çok daha önemli bir sorundur.



/


1990 yılı nüfus sayımında ABD yurttaşlarına soruldu:
“Etnik ırk, soy kökeniniz nedir?”


Verilen yanıtlar ABD yurttaşlarının 500 dolayında değişik soy ve ırklardan geldiklerini ortaya çıkardı. (Belgelerini geçen ayki yazımda yayımladım.) Aynı sayımda ABD yurttaşlarına şu da sorulmuştu:

“Evinizde hangi dili konuşuyorsunuz?”

Verilen yanıtlar, ABD yurttaşlarının, evlerinde İngilizce dışında 380 dolayında ayrı anadil konuşmakta olduklarını ortaya çıkardı.

ABD resmi raporlarında hangi eyalette kaç değişik anadil konuşulduğu da saptanıyor. 2010 nüfus sayımına göre:


4,779,736 nüfuslu Alabama’da 114 ayn dil; 

710,231 nüfuslu Alaska’da 109 ayrı dil; 
6,392,017 nüfuslu Arizona’da 152 ayrı dil; 
2,915,918 nüfuslu Arkansas’da 89 ayrı dil; 
37,253,956 nüfuslu California’da 213 ayrı dil; 
5,029,196 nüfuslu Colorado’da 128 ayrı dil; 
3,574,097 nüfuslu Connecticut’da 107 ayrı dil; 
897,934 nüfuslu Delaware’de 81 ayrı dil; 
18,801,310 nüfuslu Florida’da 162 ayrı dil; 
9,687,653 nüfuslu Georgia’da 141 ayrı dil; 
1,360,301 nüfuslu Hawaii’de 104 ayrı dil; 
1,567,582 nüfuslu Idaho’da 107 ayrı dil; 
12,830,632 nüfuslu Illinois’da 140 ayrı dil; 
6,483,802 nüfuslu Indiana’da 114 ayrı dil; 
3,046,355 nüfuslu Iowa’da 113 ayrı dil; 
2,853,118 nüfuslu Kansas’da 111 ayrı dil; 
4,339,367 nüfuslu Kentucky’de 109 ayrı dil; 
4,533,372 nüfuslu Louisiana’da 99 ayrı dil; 
1,328,361 nüfuslu Maine’da 86 ayrı dil; 
5,773,552 nüfuslu Maryland’da 145 ayrı dil; 
6,547,629 nüfuslu Massachusetts’de 142 ayrı dil; 
9,883,640 nüfuslu Michigan’da 141 ayrı dil; 
5,303,925 nüfuslu Minnesota’da 123 ayrı dil; 
2,967,297 nüfuslu Mississippi’de 85 ayrı dil; 
5,988,927 nüfuslu Missouri’de 133 ayrı dil; 
989,415 nüfuslu Montana’da 80 ayrı dil; 
1,826,341 nüfuslu Nebraska’da 106 ayrı dil ayrı dil; 
2,700,551 nüfuslu Nevada’da 114 ayrı dil; 
1,316,470 nüfuslu New Hampshire’da 83 ayrı dil; 
8,791,894 nüfuslu New Jersey’de 136 ayrı dil; 
2,059,179 nüfuslu New Mexico’da 114 ayrı dil; 
19,378,102 nüfuslu New York’ta 173 ayrı dil; 
9,535,483 nüfuslu North Carolina’da 136 ayrı dil; 
672,591 nüfuslu North Dakota’da 77 ayrı dil; 
11,536,504 nüfuslu Ohio’da 128; 
3,751,351 nüfuslu Oklahoma’da 131 ayrı dil; 
3,831,074 nüfuslu Oregon’da 136 ayrı dil; 
12,702,379 nüfuslu Pennsylvania’da 152 ayrı dil; 
1,052,567 nüfuslu Rhode Island’ta 81 ayrı dil; 
4,625,364 nüfuslu South Carolina’da 105 ayrı dil; 
814,180 nüfuslu South Dakota’da 79 ayrı dil; 
6,346,105 nüfuslu Tennessee’de 117 ayrı dil; 
25,145,561 nüfuslu Texas’da 170 ayrı dil; 
2,763,885 nüfuslu Utah’da 123 ayrı dil; 
625,741 nüfuslu Vermont’da 78 ayrı dil; 
8,001,024 nüfuslu Virginia’da 135 ayrı dil; 
6,724,540 nüfuslu Washington’da 166 ayrı dil; 
1,852,994 nüfuslu West Virginia’da 84 ayrı dil; 
5,686,986 nüfuslu Wisconsin’de 124 ayrı dil; 
563,626 nüfuslu Wyoming’de 61 ayrı dil ve 
601,723 nüfuslu District of Columbia’da 94 ayrı dil 
konuşulmakta olduğu; 
yapılan sayım sonucu resmen belirlenmiş bulunuyor.



2010 yılı sayımında, ABD nüfusunun yüzde 16,3’ünü oluşturan 50,500,000 (elli milyon beşyüz bin) kişinin evlerinde anadil olarak “Hispanic” (İspanyolca) konuştukları; bunların çoğunun 1960’lardan başlayarak ve sayısı her yıl katlanarak büyüyen göç dalgalarıyla Meksika’dan, Küba’dan, vs. ABD’ye göçmen olarak geldikleri; kırk yıl sonra 2050 yılına doğru ABD nüfusunun yüzde 30’unu oluşturacakları; bunların Amerikan yurttaşlığına girmiş olmalarına karşın, ezici çoğunluğunun Amerikan ulusuyla kaynaşmadıkları ve ülkenin ortak dili İngilizce’yi öğrenmedikleri, konuşmadıkları resmen saptanmış durumda...

2008’de ölen ABD’lı akademisyen Samuel P. Huntington, Foreign Policy dergisinin 2004 Mart sayısında yayımlanan “Hispanic Challenge” başlıklı yazısı ve aynı yıl yayımlanan “Biz Kimiz?” (Who Are We?) adlı kitabında, Amerikan ulusuyla kaynaşmayan yüzde 16,3’lük “Hispanic” nüfusun, bu çoğalma hızıyla 2050 yılına doğru ABD’yi etnik bölünmeye sürükleyebileceğini; bunu önlemenin biricik yolunun ise, onların “rüyalarını bile İngilizce görecekleri düzeyde İngilizce konuşmalarını sağlamak olduğunu savunuyordu.

Bundan sonra Amerika’da pek çok köşe yazarı 2050 öngörülerini yazmaya başladı. “Türk Huntington’u” diyebileceğimiz kimi yerli “Batı papağanları” da Huntington’a ait olan ABD’nin 2050 yılında “Hispanic” ler tarafından parçalanacağı “kehaneti” ni sanki kendi buluşlarıymış gibi sunan yayınlar yaptılar.

Çeşitli etnik kökenlerden gelen anadilleri farklı toplulukların bir ulus oluşturabilmesinin, “ortak bir dil” kullanmalarına bağlı olduğu, ABD’nin yaşayarak öğrendiği bir gerçeklik. Huntington’un değinmediği bir gerçek de şu:

ABD’nin geçmişinde, bugünün yüzde 16’lık  “Hispanic”lerinden çok daha ağır, 1890’larda ABD nüfusunun yüzde 53’ünü oluşturan Alman kökenli yurttaşlar sorunu vardı. O yıllarda, sokaktaki her iki ABD yurttaşından biri Alman kökenliydi. Bunlar, ABD’de bütün derslerin Almanca okutulduğu okullar açıyor, Almanca gazeteler, dergiler, kitaplar yayımlıyor; Alman tiyatroları, Alman kabareleri, Alman birahaneleri, Alman şirketleri açıyor; ve caddeleri, sokakları Almanca işyeri tabelalarıyla donatılan Amerika, hızla Almanlaşıyordu. Dahası, 1890’larda ABD nüfusunun çoğunluğunu oluşturan bu Alman kökenliler dış politikayı bile etkiliyor, ABD’ye Almanya’nın düşmanına düşman, dostuna dost bir politika izlemesini dayatıyorlardı. 

Ancak, bu durum 1890’ların ikinci yarısında değişecek ve ABD nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Alman kökenliler, 1896’da ABD’deki Alman kanaat önderlerinin önerisiyle, ABD’nin ortak dili olan İngilizce’yi öğrenip günlük yaşamlarında kullanarak Amerikan ulusunun ayrıcalıksız yurttaşları olmaya yöneleceklerdi. Bu yönelişten yüz yıl sonra yapılan 1990 - 2000 ABD nüfus sayımlarında, etnik kökenini Alman olarak tanımlayan ABD yurttaşlarının sayısı tüm nüfusa oranla yüzde 25’lere gerilemiş, İngilizce bilmeyen Alman kökenli Amerikalı sayısı ise yok denecek ölçüde azalmıştı. 1890’larda ABD nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Alman kökenlileri ortak dil İngilizce ile Amerikanlaştıran ABD’nin, bugünün %16’lık “Hispanic”lerini aynı yöntemlerle Amerikan ulus potasında kaynaştırması olanaksız değil... 

Nitekim, “Tek Dil İngilizce Akımı” (English-Only Movement) İngilizce’nin ABD’de hem tek ortak dil ve hem de tek resmi dil olarak benimsenmesi için çalışmakta. 1930’lar Türkiyesi’nde “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyalarına benzer kampanyalar; bugün ABD’de ulusal dil İngilizce için yürütülüyor. 2005 yılında Kongre’ye sunulan “İngilizce Dil Birliği Yasa Tasarısı” (English Language Unity Act) yasalaşma yolunda çeşitli aşamalardan geçerek, 5 Mart 2013 günü ABD Senatosu’na, 6 Mart 2013 günü Temsilciler Meclisi’ne sunuldu. Yasa tasarısı, “ABD’de resmi dil İngilizce’dir” maddesiyle başlıyor. Tasarıya göre, tüm ABD yurttaşları Bağımsızlık Bildirgesi’nin özgün İngilizce metnini, ABD Anayasasını ve yasalarını okuyup anlayacak ölçüde İngilizce bilecekler; bu düzeyde İngilizce bilmeyen göçmenler, ABD yurttaşlığına alınmayacak; devlet dairelerindeki bütün işlemler İngilizce olacak; yurttaşlar özel yaşamlarında ise diledikleri dili kullanabilecekler...

Evet, ABD’de Mart 2013 itibariyle son durum bu. Peki, Türkiye’de son durum ne?



ABD’de “Tek Resmi Dil: İngilizcedir”, “Vatandaş İngilizce Konuş!” demek, Demokratik Cumhuriyetçiliktir; buna karşılık Türkiye’de “Tek Resmi Dil Türkçedir”, “Vatandaş Türkçe Konuş!” derseniz, “birileri” sizi anında “Irkçı Faşist” olarak damgalayacaktır. 

ABD ve diğer Batı ülkelerinde “Demokratik” sayılanın, Türkiye’de “Irkçı Faşizm” sayılması; Batı’da “Anarşi” olarak tanımlanacak türden görüş ve uygulamaların, Türkiye’de “Demokrasi” olarak yutturulması; bence, ülkemizin tüm sorunlarından çok daha önemli bir sorundur.




Cengiz Özakıncı,Bütün Dünya Ocak 2014











Ortadoğu ve İslam uzmanı Alman Askeri İstihbaratı Udo Steinbach, 
1998’de verdiği bir konferansta şöyle diyordu:

“Sorun, Atatürk’ün bir Paşa fermanıyla yarattığı yapay bir ürün olan Türk devleti ve Türk ulusudur. Sorun, Kemalizm ve Kemalizmin ulusçuluk ve laiklik ilkeleridir. Sorun, uyduruk, zorlama ve yapay Türk ulusudur. Böyle bir ulus yoktur. Olmadığını, Türkiye’de yaşayan ‘Kürt-Türk’, ‘Müslüman-Laik’, ‘Alevi-Devlet’ çatışmalarında görmekteyiz. Bu ‘uyduruk ulusu Atatürk nasıl kurdu? Önce Ermenileri yokettiler, sonra da Rumları. Kürtleri şu güne kadar neden yok etmediler, bilinemez.” (*1)

Zülfü Livaneli de 2011’de yayımlanan bir köşe yazısında, Türkiye’deki uluslaşma sürecini, Udo Steinbach’ın görüşlerini anımsatır biçimde “tepeden inme”, “acayip”, “anormal” bularak şöyle diyecekti:

“Türkiye Cumhuriyeti anormal şartlar altında oluşmuş bir ülkedir. İmparatorluğun Batı tarafından planlı bir şekilde çökertilmesinden sonra Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkasya’daki Müslüman Osmanlı tebaası, son kale olarak Anadolu’ya göçtü. Bu -kılıç artığı- insanların kültürleri, âdetleri, yaşam biçimleri farklıydı. Bu büyük farklılıklar, Anadolu’da zaten karmakarışık olan etnik ve dini yapıya eklenince, acayip bir karışım doğdu.

O 'karışım'ın hayatta kalabilmesinin ve bir arada yaşayabilmesinin tek şartı, yeni bir ulus ve yeni bir devlet oluşturmaktı. Bu iş başarıldı ama Batı’daki gibi, zaten var olan homojen bir ulus, bir devlet yaratmadı. Tam tersine, yeni devlet bir ulus yarattı. Bu karmakarışık yapıdan bir ulus yaratan iradenin başında ise Mustafa Kemal vardı. (…) Tarihi kendine göre yeniden yazdı, içinden çıktığı Osmanlı’yı hain ilan etti, Ziya Gökalp adlı Kürt asıllı bir düşünürümüzün ortaya attığı ‘Türkçülük tezi’ne aşırı bir önem atfetti; yani bir sürü aşırılık yaptı.

İstiklal Mahkemeleri’nin adaletsizliği ise bu aşırıkların en acıklı örneklerine imza attı. (…) Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy gibi İstiklâl Harbi kahramanlarına yapılan muamele de korkunçtur. Dersim de bir zulümdür.” (*2)


Oysa, dünya siyasi tarihi, yukarıda söylenenlerin tam tersini kanıtlamaktadır. Amerika’da, Avrupa’da uluslar ve ulus devletler nasıl oluştuysa,Türkiye’de de tamamen aynı biçimde oluşmuştur. Batı ülkelerinde, önce homojen uluslar oluşmuş da, bunlar daha sonra aşağıdan yukarıya ulus-devlet biçminde örgütlenmiş değildir.

Uluslar, bütün Batı ülkelerinde, farklı etnik toplulukların “Kurucu Babalar” öncülüğünde yukarıdan aşağıya örgütlenmesiyle oluşturulmuştur.

Ulus devlete geçiş sürecinde, bütün Batı ülkelerinde çok sayıda ayrılıkçı isyanlar patlak vermiş; her Batı ülkesinde “İstiklal Mahkemesi” benzeri mahkemeler kurulmuş ve tüm isyanlar silahla bastırılmıştır. 

Amerika’da ulus devlete karşı 1861-1865 yılları arasında yüzlerce “Dersim”, yüzlerce “Şeyh Sait”, yüzlerce “Ağrı” benzeri isyanlar çıkmış; bir bölgeden başka bir bölgeye tehcir edilenlerden Amerikalılardan milyonlarcası yollarda ölmüş; 750.000’den çok insan çatışmalarda öldürülmüş; kurulan “İstiklal Mahkemesi” benzeri mahkemelerde yargılananlardan binlercesi -temyiz yolu kapalı olarak- ölüm cezasına çarptırılmış ve bunlar derhal asılarak idam edilmişlerdir. 

Ulus devlet oluşum sürecinde, en az kan dökülen ülke Türkiye’dir.


ABD’de her on yılda bir nüfus sayımı yapılmaktadır. 1990 nüfus sayımında, yurttaşlara “Soyunuz, etnik kökeniniz nedir?” (What is your ancestry and ethnic origin?) sorusu yöneltilmiştir.

ABD yurttaşlarının bu soruya verdikleri yanıtlara göre; Amerikan Ulusu’nun yaklaşık 500 (beşyüz) ayrı etnik topluluktan oluştuğu saptanmıştır.

Bu 500 ayrı etnik topluluk içerisinde, en kalabalık öbek, toplam nüfusun %23’ünü oluşturan Alman kökenlilerdir. Başka bir deyişle, her dört ABD yurttaşından biri Alman kökenlidir.


1990 verilerine göre ABD nüfusunun %16’sı İrlanda, 
%13’ü İngiliz, 
%10’u Afrika, 
%5’i Meksika, 
%4’ü Fransız,
%4’ü Polonya, 
%4’ü Kızılderili, 
%3’ü Hollanda, 
%2’si İskoç, 
%2’si İsveç,
%2’si Norveç kökenlidir.

Geriye kalan ve aralarında Çin, Hint, Arap, Rus, Türk, Japon vs. kökenlilerin bulunduğu 490 etnik topluluğun her birinin toplam nüfusa oranla yüzdeleri, %2’nin altındadır. 

1990 nüfus sayımında, Amerikan Ulusu’nun yalnızca %5’i kendi etnik kökenini “Amerikan” olarak tanımlamıştır. Yanlış okumadınız; yüzde beş…

2000 ve 2010 yılı ABD nüfus sayımlarında bu yüzdelerde kimi artış ve eksilmeler görülse de; 1990 sayımında saptanan ana gerçek - Amerikan Ulusu’nun, anadilleri, soyları, dinleri, mezhepleri birbirinden farklı 500 ayrı etnik topluluktan oluştuğu gerçeği - değişmemiştir.

ABD yurttaşına “Hangi ulustansınız?” (What is your nation?) denildiğinde, yanıtı tektir:  “Amerikan Ulusu” (American Nation). 

“Bayrağınız nedir?” denildiğinde, yanıt tektir: Amerikan Bayrağı.

“Resmi diliniz nedir?” dendiğinde, yanıt şudur: İngilizce…

1775-1783 Amerikan Bağımsızlık savaşında, yüzlerce etnik topluluk, tek bayrak altında işgal ordularına karşı savaşmış; 1861-1865 Amerikan İçsavaşı’nda; yine yüzlerce etnik topluluk “Birlikçi” (Unionist) bayrak altında, “Ayrılıkçı”lara (“Confederates) karşı savaşmış; fakat bunlar “Bağımsızlık savaşına katıldık, öyleyse adımız, Amerikan Anayasası’na Kurucu Ortak olarak yazılsın,” dememiştir.

500 ayrı etnik topluluğın yaşadığı ABD’de, “demokratik cumhuriyet”in temel ilkesi; “tek resmi dil, tek bayrak, tek ulus”tur. 

Bu ilke, Amerikan parası üzerine Latince “E Pluribus Unum” (Çokluktan; Birlik), İngilizcesi “One Nation Indivisible” (Bölünmez Tek Ulus) olarak işlenmiştir.

ABD’nin emperyalist yayılmacı politikasına şiddetle karşıyım; ama onun kendi içinde örnek bir “ulus devlet” ve bir “demokratik cumhuriyet” olduğunu yadsıyamam.


Yukarıda özetlediğimiz Amerikan ulus deneyimi; Udo Steinbach ve Zülfü Livaneli’nin Türkiye’de çeşitli etnik topluluklar bulunmasını ulus oluşumuna aykırı gösteren sözlerini geçersiz kıldığı gibi, ülkemizdeki uluslaşma sürecini parçalamaya yönelik etnik dayatmaların haksızlığını da gözler önüne seriyor. 





Cengiz Özakıncı


Kaynakça:
*1) Almanya’nın Paris Askeri Ataşeliğini yapmış emekli Albay Udo Steinbach’ın 15 Eylül 1998 günü Lingen-Holthausen’deki Ludwig-Windthorst-Haus / Katholisch-Soziale Akademie’de verdiği "Die Bedeutung des Islams fur Europa" başlıklı konferans konuşmasından aktaran; Tamer Bacınoğlu,
“Türkiye’de Alman Vakıflarının Marifetleri” Cumhuriyet, 6 Temmuz 1999.
*2) Zülfü Livaneli, Sabah gazetesi, 29.11.2011, “Atatürk Niye Tartışılıyor?” başlıklı köşe yazısından.





.

fotoğrafları yeni sekmede açın okumak için büyütün





49,206,934 Germans / ALMAN
41,284,752 Black or African Americans/ SİYAH VEYA AFRO AMERİKALI ! (AFRİKALI YANİ...!)
35,523,082 Irish/ iRLANDALI
31,789,483 Mexican / MEKSİKALI
26,923,091 English/ İNGİLİZ
19,911,467 Americans/ AMERİKALIYIM DİYEREK ETNİĞİNİ SÖYLEMEKTEN KAÇINAN
17,558,598 Italian/ İTALYAN
9,739,653 Polish / POLONYALI
9,136,092 French / FRANSIZ

PEKİ , 
KIZILDERİLİLER, YANİ AMERİKA KITASININ 
GERÇEK SAHİPLERİ NEREDE ???


The map that shows where America came from: Fascinating illustration shows the ancestry of EVERY county in the US

Census data shows heritage of 317 million modern Americans

Clusters show where immigrants from different nations chose to settle

Largest ancestry grouping in the nation are of German descent with almost 50 million people 

African American or Black is the second largest grouping with just over 40 million people

Almost 20 million people claim to have 'American' ancestry for political reasons and because they are unsure of their family's genealogy

A truly captivating map that shows the ancestry of everyone of the 317 million people who call the melting pot of America home can now be seen on a U.S. Census Bureau map.

For decades, the United States opened its doors and welcomed with open arms millions of immigrants who all arrived through New York's Ellis Island in the hope of a better life in America.

Indeed, the inscription on the Statue of Liberty in New York's harbor reads 'Give me your tired, your poor, your huddled masses yearning to be free' and the fascinating map identifies the truly diverse nature of the United States in the 21st century.

Although the 2010 census left out questions about ethnicity, this map shows how it looked in 2000, according to Upworthy.

kaynak : dailymail-link

















BU VERİLERE GÖRE EN KISA ZAMANDA BÖLÜNÜN, 
HAKKINIZDIR !
BİZİM İÇİN NE DİLİYORSANIZ
AYNISI SİZİN İÇİN DE DİLİYORUZ.