Translate

15 Haziran 2013 Cumartesi

MEDYA










....


WHO IS THE TERROSISTS ?




Arrest Obama Under NDAA For Supporting Terrorists in Syria. The evidence that FSA militants in Syria are being led by Al-Qaeda terrorists and are carrying out terrorist atrocities is overwhelming. 

Under the terms of the National Defense Authorization Act that he personally signed into law, President Barack Obama should immediately be arrested and indefinitely detained for providing support to Al-Qaeda terrorists in Syria.


Read more: infowars ALEX JONES


....



DİRENGEZİPARK VE HATIRLATMALAR






"Abdullah Cömert...22 Yaş...Öğrenci...Hatay...Ateşli silahla vurularak öldürüldü.

Mehmet Ayvalıtaş...20Yaş...İşçi...İstanbul...Barikata çarpan aracın altında kalarak öldü.

Ethem Sarısülük...26 Yaş...İşçi...Ankara...Ateşli silahla vuruldu.(Beyin ölümü ile beraber 14.06.2013 te kaybettik)

Vedat Oğuz...18 Yaş...Öğrenci...Antalya...Plastik mermiden dolayı gözünü kaybetti.

Muharrem Dalsüren...36 yaş...İşçi...Ankara...Gaz fişeğinden dolayı gözünü kaybetti.

Burak Ünveren...31 yaş...Öğretim Görevlisi...İstabul...Gaz fişeğinden dolayı gözünü kaybetti.

Selim Poyraz...23 yaş...Öğrenci...İstanbul...Gaz fişeğinden dolayı gözünü kaybetti.

Yusuf Murat Özdemir...24 yaş...Öğrenci...Ankara...Gaz fişeğinden dolayı gözünü kaybetti.

Necati Metin...46 yaş...Asker...Muğla...Gaz fişeğinden dolayı gözünü kaybetti.

Mahir GÜR...22 Yaş...Öğrenci...Plastik Mermi ile gözünden vuruldu. Elmacık kemiği kırıldı, sol gözünün alt kapağı parçalandı.

Sakat kalacak gençlerimiz... 
Kimyasallara maruz kalmış kanser tehlikesi yaşayan gençlerimiz, analarımız, babalarımız, çocuklarımız...
Zehirlenen havası, suyu, doğası....



YÜKSELEN
MUSTAFA KEMAL'İN "ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR" 
BİLİNCİ





....


Avrupa, Türk halkından özür dileyecek mi?




Taksim Direnişi‘nin en önemli getirisi ne oldu biliyor musunuz?
Avrupa; nihayet uyandı.

Hangi Avrupa mı?
Yıllardır bu ülkede yaşananları görmezden gelen...
Demokrasi yolunda emin adımlarla gittiğimizi söyleyen...
Yargının üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alınmasını yok sayan...
Gazetecilerin, yazarların, hukukçuların, öğretim üyelerinin, sivil toplum örgütü yöneticilerinin, siyasetçilerin, askerlerin zorlama davalarla içeriye tıkılmasını seyreden...
Devletin, “din özgürlüğü” maskesi altında dinci bir yapıya bürünmesini bıyık altından gülümseyerek izleyen...
Duyarlı kesimleri “Kemalist” diyerek küçümseyen...
Tüm özgürlük alanlarının daraltılmasına, Türkiye‘nin bir “yasaklar ülkesi” hâline dönüştürülmesine destek veren...
Baskıya, zulme, polis şiddetine, işkenceye, “yaşam tarzı dayatmalarına”, yani padişahlık düzenine seyirci kalan Avrupa...
Düşünce, ifade ve basın özgürlüklerine yönelik her türlü saldırıyı iplemeyen Avrupa...
Ülkenin kutuplaşmaya götürüldüğünü söylediğimizde bizi “hayal görmekle” suçlayan Avrupa...

Daha düne kadar Türk halkını “barbar” diye küçümseyen, vize verirken bile canımıza okuyan, “ikinci sınıf insan” muamelesi yaparak insanlık suçu işleyen Avrupa!
Her seçimden önce iktidar partisini desteklediğini açıklayıp, Türk seçmenini yönlendiren Avrupa...

Şimdi çıkmışlar; “kardeş” diye bağırlarına bastıkları iktidar temsilcilerini kınamaya kalkıyorlar!

Neden?

Çünkü nihayet, küçümsedikleri, ciddiye almadıkları gerçek Türk insanını gördüler!
Meydanları dolduran milyonların verdiği “gerçek demokrasi” mücadelesine tanık oldular. Kimin demokrat, kimin baskıcı olduğunun farkına vardılar.

Bu yüzden de parlamentolarını toplayıp AKP iktidarını “azıcık eleştirmeye” kalktılar, yedikleri fırçayla kaldılar!Yıllardır bu ülkenin insanına, siyasetçisine, gazetecisine, aydınına, yurtseverine yönelen öfkenin hedefi oldular!

Unutmayacağız!

Yine de orta yol bulma çabasındalar...

Diyorlar ki, “İktidar, polisin Taksim Direnişi’ndeki orantısız güç kullanımı nedeniyle özür dilesin, o ağaçlar da kesilmesin, bu konu kapansın...”

Hadi oradan; Allah aşkına! Önce sen özür dileyeceksin Avrupa...

Çünkü bu ülkede biz tam 12 yıldır ne çekiyorsak, hepsinde senin parmak izin var...
Şimdi “Saksı düştü de aklım başıma geldi” ayağına yatma...
Senin bize yaptığın kötülükleri asla unutmayacağız!

Son söz de Avrupa Parlamentosu yetkililerine:

Önceki gün aldığınız karar konusunda “tırnak ucu” kadar içtenseniz; bu yazıyı İngilizceye çevirtip, ilk toplantınızda okutursunuz!

Ama... Nerede sizde o kalite?

Mustafa Mutlu.
15.06.2013






....

CUMHURİYET SAVCILARI





"...çağımızda özgürlük ve kanunların şunun ve bunun kişisel çıkar ve entrikalarına alet edilmesine asla yardım edilmez, izin verilmez ve göz yumulmaz. Devrime karşı koyan muhalefetin özgürlükten ve yasadan yararlanmaya hakkı yoktur. "



CUMHURİYET SAVCISI

Çağdaş uygar dünyanın doğan ve yükselen yıldızı Türkiye Cumhuriyeti’nin "Hukuk Reformu" özlemini gerçekleştiren “Atatürk’ün Devrimci Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt” aynı zamanda savcılara "Cumhuriyet Savcısı" unvanını verdi.


Hukuk Reformu konusunda görüşmeler, tartışmalar yürütülürken, Mahmut Esat Bozkurt’a çok sert tepki gösterildi:

“Mahmut Esat Bey! Neden sadece savcılara, Cumhuriyet Savcısı denilir? Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Bakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da, Neden Cumhuriyet Savcısı? Savcılara neden bu ayrıcalık?”

Mustafa Kemal, Mahmut Esat’a döndü ve sordu: “Ne diyorsun?”

Mahmut Esat Bozkurt"un yanıtı çok açık ve yalındı:

"Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı’dır."


Mustafa Kemal gülümsedi: “Devam et Mahmut Esat”

Mustafa Kemal’in bu önemli ve onurlu görevi yürütenlere diyecekleri vardı.



Polis Akademisi Öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Birinci’nin “Tamimler Mecmuası”nda bulduğu 9 (22) Ekim 1925 tarih ve 124 sıra nolu, Özel Kalem Müdürlüğünün 214 no’lu genelgesinde Gazi Mustafa Kemal Cumhuriyet Savcılarına şöyle seslendi:

“Her uygar ve çağdaş devlette olduğu gibi, Türk Cumhuriyeti Adliyesinde de, Cumhuriyet Savcılarını yüksek ve olağanüstü önemli bir görev ve bir makamın temsilcileri olmak üzere tanırım. Devrim Savcılarının, kendilerine verilen bu büyük görevin önem ve inceliğine uygun bir durumda uyanık ve etkin bulunmaları konusunu, adliyemizin başarı ve utku etmenlerinin en önemlilerinden kabul ederim. Laik Türk Devrimi, yaşadığımız çağın uluslara yaşam ve yükselme yeteneğini dile getiren, en son ve en uygar ilkelerinin bir ifadesidir ve Türk ulusunun büyük özverisiyle göğüs gererek ve taçlandırılarak kazanılan büyük savaşın eseridir. Devrimlerin oluşumu, kararları ve kanunlarıyla yönetim, ulusal irade ve ulusal egemenliğin bir görünümü ve seçkin topluluğu ile Türk ulusunun genel hukukudur. Devrimlerin her parçası, ulusun emeği ve hakkından oluşmuştur. 

Savcılarımızın, onun bütün gerekleri ve sonuçları etrafında, en kıskanç ve uzaklara kadar dikkatle gözleyen hassas nöbetçiler durumunda bulunmalarını, asıl görevlerinden sayarım.

Türk Cumhuriyeti, ulusun kaderini yüzyıllarca hastalıklı, çok acıklı gelenekleriyle, zulmün ve zorbalığın kan ve yangın selleri içinde sürükleyen saltanat ve hilâfet tarihini yok etti. Bu savaşın en temel amaçlarından birisi de, zayıfları zorbaların, zalimlerin acizi ve entrikacıların âleti olmaktan kurtarmak ve ulusu kendi kaderine sahip kılmaktır. Çağdaş ve uygar bir ulusuz. Ulusumuz, Batı uygarlığını kayıtsız ve koşulsuz onaylamıştır.

Hayatta başarılı olmanın tek yolu budur. Yılmaz ve kararları kesin devrimlerimiz, Türk ulusunun yaradılışındaki ve çok verimli doğru yolu istemesinin ortaya çıkması ve artırılması için bu uğurda gereken zemini hazırlayarak hızla ilerlemektedir. Yüksek amaca yönelik herhangi bir suikast eylemcisinin durmaksızın kovşturulmasını ve bu kovşturmanın, ulusun genel hukuku tatmin ve tazmin edilinceye kadar, hakim önünde de endişe ve ısrar ile sürdürülmesini ve sonuçlandırılmasını isterim.

Bütün düşüncelerin üstünde olan hukuk ve kamu yararının korunması, devlet ve hükümet gücünün her türlü durumda sağlanması ve korunmasıyla mümkün olabileceğini önemle hatırlatırım. Cumhuriyette devlet ve hükümet gücü, yönetim ve ulus egemenliğinin en kesin ve en temel bir ifadesi ve bir biçimidir. Türk yasalarının yetkisi altında bulunan iş bu erk ve güce gölge düşürecek en küçük bir girişimin bile, ulusun egemenlik hakkına açık bir saldırı olarak değerlendirilip, yeltenenlerin kesinlikle mahkeme huzuruna çıkarılmasını talep ederim. 

Özgürlüğü ve yasaları bir alet gibi öne sürerek, Türk ulusunun en küçük bir yararını bile tehlikeye uğratmak hakkına hiç kimse sahip değildir. Devlet halinde yaşayan uygar uluslarda özgürlük ulusun buyruğundadır; ulusun yüksek yararlarının gerektirdiği biçimlerde genişletilir, sınırlanır ve belirlenir.

Yakın tarihimizde ve eski zamanlarda dinlerin buyurgan ve zorba hükümdarlarla, rahipler ve misyonerlerin elinde bir zorbalık aracı olması gibi, çağımızda özgürlük ve kanunların şunun ve bunun kişisel çıkar ve entrikalarına alet edilmesine asla yardım edilmez, izin verilmez ve göz yumulmaz. Devrime karşı koyan muhalefetin özgürlükten ve yasadan yararlanmaya hakkı yoktur. Bireyin değil, bireylerin genel toplamını ifade eden toplumun ve devletin çıkarı için her dikkat, her endişe önde tutulmalıdır.

Sınırsız bireysel özgürlük, kişisel çıkar davasında olanlar, kendi emellerini, çıkarlarını Türk ulusun yüksek çıkarlarına ve özgürlüğüne üstün tutan ve yeğleyenlerdir. Sınırsız kişisel özgürlükler, kişisel çıkarlar, uygar ve düzenli toplumları, devletleri yıkarak anarşiyi, çoğu zaman despotluğu oluşturur. Anarşi ve despotluk, doğrunun yanlışla, zayıfın güçlüye yenilmesine yol açar. Uygar uluslarda, yasa ve özgürlük, yüksek çıkarların korunması için düzenlenir ve kabul edilir. Çağdaş devlet kurmaya ve bu kuruluştan yararlanmaya karar veren toplumlarda, bu kesin bir koşul ve bir zorunluluktur. Birey yok, toplum vardır. 

Despotluk veya mutlakiyetle yönetilen ülkelerde, yasa ve özgürlük bir kişinin veya zümrenin emellerini doyurmaya hizmet eden bir araç olur. Göçebe veya ilkel durumda, toplum değil bireyin çıkarları vardır.

Halkçılık ilkelerine dayanarak yönetilen bir ülkede, düzen ve güvenliğin her yönetim biçiminden daha fazla bir önem ve ısrarla kurulması ve geliştirilmesi gerekir. Bu kuralın, çağımız uygarlığının başarı sırlarından en önemlisi olduğunu anımsar ve anımsatırım. Halk yönetiminin, ancak bu biçimde başarıya ulaşacağından ve doğal hukukun ancak bu yoldan korunabileceğinden asla kuşku duyulmamalıdır.

Düzen ve güvenlik, halk cumhuriyetlerinde yönetim, ulusal çıkarlar gibi en yüksek bir yetkinin gereklerindendir. En son hukuk kurallarına dayanan bu gerçekleri, Türkiye Cumhuriyeti savcılarının, bir an için bile göz önünde bulundurmayacaklarına ihtimal vermem. Yasalarımızın uygulanması sırasında, bu yönlerin önemle ve mutlaka dikkate alınmasını isterim.

Savcılarımızın, kovuşturmak ve dava açmak zorunda oldukları ceza davaları, mahkeme huzurunda, kesin deliller ve diğer delilerle ele alınacaktır. Yalnız kanun maddelerinin uygulanması isteğiyle yetinilmeyecektir. Cumhuriyet Savcılarının bu konudaki açıklamaları, kamuoyunun düşüncesinin genel hukuk adına istenen her hangi bir ceza istemiyle, suç ve sanık hakkında aydınlatılacak ve yerine getirilecek kararın içeriğine ilişkin açık bir düşünce edinebilmesini sağlamasını, çok gerekli ve zorunlu görürüm. Yargıtay’ca da davaların incelenmesi sırasında, bu noktanın olağanüstü kolaylık nedeni olacağını açıklamaya gerek yoktur.

Savcılık, karar değil, dava makamıdır. Yargılama sırasında ve duruşmada, savcılarımızın kendilerini herhangi bir davanın taraflarından sayarak ısrarla açıklamalarda bulunmaları ve görüşlerinin kabul edilmesini ve desteklenmesini sağlayarak, tüm tarihsel ve yasal araçlardan yararlanmayı asla ihmal etmemeleri gerekir.

Kamu Hukuku adına düzgünce dile getirdiği bir talebin desteklenmesini sağlayamamak, bir Cumhuriyet Savcısı için onur nedeni olmayacağını önemle hatırlatmak isterim.

Cezaevlerinin haftada bir kesinlikle denetlenerek, yargılamasız tutuklu kalanların, öz nedenleriyle birlikte ihmal edilmeksizin en yakın müfettişliğe ve telgrafla Adalet Bakanlığına bildirilmesi gerekir. Bir davanın başlatılabilmesi ve sürdürülebilmesi için bir şikayet olması veya güvenlik görevlisinin savcılığına başvurusu beklenecektir. Bilgilere dayanan soruşturmaya başlanarak, herhangi bir mesele etrafında ait olduğu yerden bilgi alınarak aydınlatılması ve bu konuda olağanüstü ilgili ve dikkatli bulunulması, kamu hukuku ve kamu güvenliğinin esenliğini sağlamak için ısrarla istenmelidir.

Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. Doğal hukuk yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı ve arka çıkanı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, her an ve her zaman yanlarında haklarını aramakla yükümlü savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir. Zayıf ama haklıların en güçlü durumda bulunmaları, adalet örgütümüzün özelliği ve ülküsüdür. 

Cumhuriyet Adliyesinin yükselmesini ulusal bir onur meselesi yapmakta olduklarından kuşku duymadığım çalışma arkadaşlarıma bu onurlu görev alanında kesin ve doğru olan başarılarını coşkuyla dilerim efendim.”


Yaşar Öztürk


Kaynak: 
“Prof. Dr. Ali Birinci, Yeni Türkiye Dergisi, Cumhuriyet Özel Sayısı I, 1998”

......





8 Haziran 2013 Cumartesi

DİRENGEZİPARK,YARATICI GENÇLİK


































SAYFASINDAN 


.....








DİRENGEZİPARK TÜRK BAHARI DEĞİL,ATATÜRK DEVRİMİNİ TAMAMLAMA GÖREVİ






BAHREYN İNCİ MEYDANI'NI HATIRLIYOR MUSUNUZ?
ÖNCEDEN BÖYLE GÖRÜNÜYORDU
AMA ŞİMDİ BÖYLE GÖRÜNÜYOR
BAYREYN REJİMİ, DEVRİMİN SEMBOLÜ OLAN MEYDANIN ÖNEMİNİ SİLMEYE ÇALIŞTI.
TIPKI TAHRİR MEYDANI'NDA , MÜBAREK REJİMİNİN PROTESTOCULARI SİNDİRMEK VE ONLARI KORKUTMAK İÇİN ONLARA DEVELER VE BALTACILARI GÖNDERMESİ GİBİ.
ŞİMDİ TAHRİR MEYDANI'NDAN İSTANBUL TAKSİM MEYDANI2NA GİDELİM.
TÜRK HÜKÜMETİ, GEZİ PARK İLE BİRLİKTE ÜLKENİN EN İYİ BİLİNEN MEYDANINI BİR ALIŞVERİŞ MERKEZİ HALİNE GETİRMEYE KARAR VERDİ.
PEKİ ANKARA NEDEN BU TARİHİ ALANI YOK ETMEYE KARAR VERDİ VE BU KARAR NEDEN ŞİMDİ ALINDI ?
BİR ALIŞVERİŞ MERKEZİ BU KADAR ÖNEMLİ Mİ YOKSA BU KARARIN BAŞKA BİR NEDENİ Mİ VAR?
ANKARA, MANAMA HÜKÜMETİ GİBİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR OLABİLİR Mİ?
SEMBOLLERİN ORTADAN KALDIRILMASI ÇOK ÖNEMLİDİR.
TAKSİM MEYDANI DİRENİŞ VE PROTESTO MERKEZİDİR.
BİR ŞEYİ ÖRTMEK İÇİN DEĞİLSE, BİR HÜKÜMET NEDEN TARİHSEL SEMBOLLERİ SİLMEYE ÇALIŞSIN?

MANAMA HÜKÜMETİ İNCİ MEYDANI'NI YIKTI,
ÇÜNKÜ BUNU YAPARAK İNSANLARIN ORAYA TOPLANIP PROTESTO GÖSTERİLERİ DÜZENLEMESİNE ENGEL OLARAK DEVRİMİ DURDURABİLECİĞİNİ SANIYORDU.
MANAMA , SEMBOLÜ YOK ETMİŞ OLSA DA , DEVRİM DEVAM EDİYOR.
VE BU TARİHİ ALANI YOK ETMEK İÇİN HÜKÜMET TARAFINDAN ALINAN BU KARAR, TÜRK HALKINI AYAĞA KALDIRDI.
GEZİ PARKI'NIN AĞAÇLARINI KESİP TAKSİM'İ DÖNÜŞTÜRME PLANI, TÜRKİYE'DEKİ SESSİZ HALKI UYANDIRDI.

GÖSTERİLER İSTANBUL'DA BAŞLADI VE ÜLKEYE YAYILDI.
BU PROTESTOLAR ARTIK SADECE BİR TARİHİ ALANIN TAHRİBATINI ENGELLEMEK İÇİN DEĞİL,
TÜRK HALKININ HÜKÜMETİN YANLIŞ UYGULAMALARDAN VAZGEÇMESİNİ İSTEDİĞİ YÖNÜNDE GELİŞİYOR.

HÜKÜMET GÖZ YAŞARTICI GAZ, PANZERLER VE GÖZALTILARLA SERT BİR TUTUM SERGİLEDİ.
BİRÇOK KİŞİ YARALANDI VE EN SON HABERE GÖRE EN AZ BİR KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ.

İNSANLAR BEKLENTİLERİ DIŞINDA HAREKET EDEN BU HÜKÜMETTEN YORULDULAR.
TÜRK HALKI, HÜKÜMETN SURİYE MESELESİNE DAHİL OLMASINI İSTEMİYORDU,
ANCAK HÜKÜMET DAHİL OLDU.
TÜRK HALKI, SURİYELİLERLE HİÇBİR SORUNLARI OLMADIĞINI SÖYLEYİP YANLIŞ TUTUMLARIN TÜRKİYE'Yİ DE ETKİLEYEBİLECEĞİ KONUSUNDA HÜKÜMETİ UYARDI.
AMA RECEP TAYYİP ERDOĞAN , KENDİ VATANDAŞLARINI DUYMAMAZLIKTAN GELEREK,
AMERİKALILAR VE SUUDİLERLE SURİYE DEVLETİNİ DEVİRMEK İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPTI.
TÜRKİYE HÜKÜMETİ SURİYE MESELESİNE SURİYELİLERDEN NEFRET EDİYORMUŞÇASINA YAKLAŞTI.
HATTA SON ZAMANLARDA, İSTANBUL'DA YAPILACAK OLAN YENİ KÖPRÜ İÇİN YAVUZ SULTAN SELİM SEÇİLDİ.
NEDEN BU PADİŞAHIN İSMİNİ KULLANMAYA KARAR VERDİNİZ?
HALBUKİ BU PADİŞAH ON BİNLERCE ALEVİ KATLETTİ. İRAN'LA SAVAŞTI VE SURİYE'Yİ FETHETTİ .
NE MESAJ VERMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ ?
KAN DÖKMEYİ DESTEKLEMEK Mİ İSTİYORSUNUZ?
NEDEN BARIŞI DESTEKLEMİYORSUNUZ?
NEDEN ÇATIŞMA VE NEFRET YOLUNU SEÇTİNİZ?

VE ŞİMDİ , BU DERİN NEFRET NELERE SEBEP OLUYOR?

TÜRKİYE İÇİNDE, ANKARA HÜKÜMETİNİN SURİYE'DE DESTEKLEDİĞİ EL KAİDE'NİN AL NUSRA CEPHESİ'NİN ALTI TERÖRİSTİ ADANA'DA BOMBALI SALDIRI PLANLARKEN YAKALANDI.
NEDEN BU TERÖRİSTLER TÜRKİYE İÇİNDE?
NEDEN ÜLKEYİ TEHDİT ALTINDA BIRAKIYORSUNUZ?
SİZ BARIŞI, SİZİN İNSANLARINIZIN İSTEDİĞİ YOLU REDDETİNİZ.

ARTIK PEK ÇOK TÜRK KENTİNDE SOKAKLARDA "HÜKÜMET İSTİFA" SESLERİ DUYULUYOR.
İNSANLARA GÖZ YAŞARTICI GAZ İLE SALDIRARAK DEMOKRAİYİ DESTEKLEDİĞİNİZİ Mİ DÜŞÜNÜYORSUNUZ ?

YALANLARINIZ ORTAYA ÇIKTI
ERDOĞAN HÜKÜMETİ NE İSLAMİ'DİR 
NE DE DEMOKRATİKTİR
SADECE AMERİKA'NIN ELİNDEKİ YENİ BİR PİYONDUR.

ŞİMDİ HER GÜN DAHA FAZLA İNSAN, GENÇ VE YAŞLI, SANAT DÜNYASINDAN
VE HER KESİMDEN İNSAN SOKAKLARDA TOPLANIP DEĞİŞİKLİK TALEP EDİYOR.

BU KEZ NE CEVAP VERECEKSİNİZ?

TÜRK HALKININ İSTEKLERİNİ Mİ YERİNE GETİRECEKSİNİZ
YOKSA SİZİ YÖNLENDİRENLERİN TALEPLERİNİ Mİ KARŞILAYACAKSINIZ?

NASRTV

..." KENDİ HALKINA ZULMEDEN BU REJİMİN İKTİDARDA KALMASINI SAĞLAYACAK
HİÇBİR PLANI DESTEKLEMEMİZ SÖZ KONUSU OLAMAZ VE OLMAMALIDIR" ...!

..."VE HALKIN SESİNİ HALEN BASKI VE ŞİDDETLE SUSTURMAYA ÇALIŞTIĞINI GÖRÜYORUZ".... !
RECEP TAYYİP ERDOĞAN

VİDEO:








....

4 Haziran 2013 Salı

DİRENGEZİPARKI DİRENİŞ



ATATÜRK'ÜN KURDUĞU CUMHURİYETİ KORUMAYA 
DEVRİMİNİ TAMAMLAMAYA







DİRENGEZİPARK

ARINÇ'IN AÇIKLAMASI 04.06.2013: 
KENDİLERİNE SALDIRI YAPILMADIKÇA BİR ŞEY YAPMIYORLAR
SALDIRILIRSA KALKANLARI KULLANIYORLAR, EĞER CANLARI TEHLİKEYE GİRERSE GAZ KULLANIYORLAR....

YALANIN KÖRÜKLÜSÜ .....


31 MAYIS CUMA GÜNÜ GEZİPARK
OLAYLARIN "HÜKÜMET" ELİYLE BAŞLAMASI:

http://video.ntvmsnbc.com/polisten-gezi-parkina-mudahale-1.html



31 mayıs 2013 taksim gezi parkı polis saldırısı gezi parkından çıkarak taksim' in a...a koyan saldırıdır. tazyikli su ve gaz bombalarıyla gösterici olsun olmasın herkesin anasını ağlatmaktalar. çalıştığım şirket taksim' de olduğu için net olarak görülebiliyor olaylar. polis 18 yıllık gaz stoğunu bitirmeye yeminli....kaynak: galeriuludağsözlük









HALKIN HER TÜRLÜ HAKKINI GASP ETTİKTEN VE BASKI ALTINDA YAŞAMASINI İSTEDİKTEN SONRA VE AYRICA DEVLET BÜYÜKLERİMİZ HAKKINDA İLERİ GERİ KONUŞTUKTAN SONRA...

HALK ANAYASAL HAKKINI ŞİDDETE BAŞVURMADAN MEYDANLARA İNERKEN
ŞİDDETİ BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE KİM BAŞLATTI ?
KİM PROVAKATÖRLERİ SAHAYA SÜREREK ŞİDDETİ KÖRÜKLEDİ?
UMURSAMAZ TAVIR VE KIŞKIRTICI KELİMELERLE KİM KONUŞTU?
MEDYAYA GÖZDAĞI VEREN KİM?
HABERLEŞME HAKLARINI KISITLAYAN, KESEN KİM?
BU OLAYLARDAN KİM FAYDALANMAK İSTİYOR? HANGİ SİNSİ PLANLARIN PEŞİNDELER?


BUNLARIN CEVABI GERÇEKLERİ GÖRMEMİZİ SAĞLAR....


HÜKÜMETİ İSTİFA'YA ÇAĞIRMAK İÇİN SOKAĞA DÖKÜLEN, EVLERİNDEN TEPKİ VEREN HALK
KAZANACAK VE BUNLARIN SORUMLUSU "SİZ'LER" VATANHAİNLİĞİ İLE YARGILANACAKSINIZ.


ŞİDDETSİZ DİRENİŞE DEVAM
HÜKÜMET İSTİFA





TABİPLER BİRLİKLERİNİN YARALI SAYISI AÇIKLAMALARI / 04.06.2013

İSTANBUL 1485 - 2 Sİ AĞIR
ANKARA 515 - 15 İ AĞIR
İZMİR 800 - 2 Sİ AĞIR 

#direngezi #direngeziparki






TÜRKİYE EKONOMİSİ YARA ALDI DİYEN ARINÇ'A
DÜZGÜN MÜYDÜ Kİ ?

İSTİKRAR SÜRSÜN DİYEN ESNAF'A :
"İSTİKRAR" SÜRERKEN BORÇLU KÖLE OLMAYA RAZI MISIN ?

YETMEZ AMA EVETÇİLER'E :
KINA GÖNDERELİM Mİ ?

SATILIK MEDYA'YA :
VİCDANIN PARA İLE Mİ TEMİZLENDİGİNİ SANIYORSUNUZ ?

BİGBROTHER'CULARA :
SİZ TÜRKLERİ TANIDIĞINIZI MI SANIYORSUNUZ?

AMERİKA VE AVRUPA BİRLİĞİ'NE :
BU ATEŞİN SİZE SIÇRAMIYACAĞINI MI SANIYORSUNUZ?

DİĞER TÜRK DEVLETLERİN'E :
HAYDİ HEP BERABER KÜRESELCİLERE KARŞI

.......




TÜRK BAHARI DEĞİL .... ATATÜRK DEVRİMİNİ TAMAMLAMA GÖREVİ




NE ABD
NE AB 
NE BM/NATO 
NE DE BU MECLİS + 1.

TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Utanmadan orayı burayı bizim yaktığımızı , kırıp döktüğümüzü söylüyorlar , işi ileri götürüp gaz bombalarını da bizim attığımızı söyler bu dinsiz, ahlaksız, yalancı, açgözlü, iftiracı, zalim diktacılar....


Hadi ordan, ayan beyan açık ,rejimi değiştirmek istediğiniz. Bir de bu yetmez miş gibi Suriye ile savaşa sokmak istediniz. 
Ayrıca mülteci adı altında teröristlerin yurdumuza yerleşmesine izin verdiniz. Yerleştirilen teröristler niye kamplarda değil de İzmir, İstanbul, Bursa, Erzurum ve Hatay gibi şehirlere getirildi? Vatandaşlık ve iş verildi? 
Yemeyin bizi....
Gezipark direnişinin içine bu teröristleri de salıyorsunuz, 
Bizi salak mı sandınız?










KÜRESELCİLERİ YENMEK İSTİYORSAK
PARANIN MUSLUĞUNU KESMEK GEREK !


GEZİPARK KALACAK , AVM YAPILAMAYACAK, ÖZÜR DİLENECEK , SORUMLULAR CEZALANDIRILACAK GİBİ LAFLAR EDENLER ... SİZ İYİ MİSİNİZ?

BU İŞ ,HÜKÜMET İSTİFA TALEPLERİMİZİ KABUL EDİNCEYE KADAR DEVAM EDECEK.
MEYDANLARDAYIZ, OTURARAK, BAYRAK SALLAYARAK, ISLIK ÇALARAK

(YANİ HÜKÜMETİN VE PROVAKATÖRLERİN YAPTIĞI GİBİ DEĞİL...)

YA İSTİKAL YA ÖLÜM.

............


Gezi Parkı Eyleminden Güldüren Kareler







BİZ ÇAPULÇU DEĞİLİZ
DEMOKRATİK HAKKIMIZI KULLANIYORUZ



LG.
.......