Translate

31 Mayıs 2013 Cuma

KÖR SAATÇİ


Tek bir insan hücresinde 30 ciltlik Encyclopaedia Britannica'nın tümünü 3-4 kez kaydedebilecek bilgi kapasitesi vardır.

Söğüt tohumu ya da karınca için söz konusu sayıyı bilmiyorum fakat aynı sersemletici mertebeden olacaktır.

Tek bir zambak tohumunda ya da tek bir semender sperminde Ency.Britannica'yı baştan aşağı 60 kez kaydedecek depolama kapasitesi vardır.

Haksız yere "ilkel" olarak anılan amiplerin DNA'sındaysa 1000 Ency.Britannica'daki kadar bilgi bulunur.

İnsan hücrelerindeki genetik bilginin yalnızca yüzde birinin kullanılıyor olması şaşırtıcıdır ; kabaca Ency.Britannica'nın tek bir cildi kadar.

Geri kalan yüzde 99'un neden orada olduğunu kimse bilmiyor....



Kör Saatçi - Richard Dawkins
....





AKIL TUTULMASI




Kişisel çıkarlar ve çevresel faktörlerin etkisi altındaki bireyler, akıl tutulması yaşarlar 
ve bu yüzden de farklı düşünmeleri imkânsızlaşır.

Eclipse of Reason - Max Horkheimer (1895-1973)







5 Mayıs 2013 Pazar

HIDRELLEZ VE TÜRK DÜNYASI 2






ANADOLU VE DİĞER TÜRK TOPLUMLARINDA
HIDRELLEZ


Hıdırellez, Türk Dünyasında kutlanan ilk yaz bayramlarından biridir. Kaynağı çok eskilere dayanır. Bu bayrama Anadolu’da ve Anadolu dışında Türk halkı büyük ilgi gösterir. Birçok gelenek ve görenek bu vesileyle yaşatılır. Dolayısıyla Hıdırellez, Türk toplumunu canlandıran, birlik ve beraberliği pekiştiren bir olgudur.

Hıdırellez is one of the initial summer feasts celebrated in Turkısh world. The orıgın of thıs feast is based on old tımes. This feast is shown interest by Turkıs People in Anatolia and other regions, it is kept alive alot of traditions and customs by means of this feast. Hıdırellez is the event which joins the society firmly and tightly.


Alaattin UCA

Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü






Her canlı doğar, büyür ve ölür. Mevsimler de böyledir. Bahar bir doğuş, yaz gelişme, güz olgunluk, kış da bir uykuya dalıştır. Bu nedenle mevsimler arasında baharın önemi büyüktür. Ya da bahar diğer mevsimlerden farklıdır.

İnsanın güzelliğinin, gençliğinin, heyecanının, dorukta olduğu yılları ömrün baharı olarak nitelendirilir. İnsanlarda böyle de tabiatta farklı mı? Tabii ki değil, tabiatta da bahar şenlik, tazelik ve canlılıktır. Baharın gelişiyle tabiatta köklü değişiklikler olur. Bahçeler, kırlar renk renk çiçeklerle bezenir. Her taraf yemyeşil olur. Her yerde bir canlılık ve şenlik havası görülür. İnsanlar kışın vermiş olduğu uyuşukluktan, rehavetten kurtulur. Herkes coşar, yerinde duramaz olur.


İşte bu nedenle, baharın gelişine mevsimlerin yaşandığı hiçbir yerde kayıtsız kalınamaz. Ancak bu ilgi Türk Dünyası’nda biraz daha fazladır. Dolayısıyla Türklerin yaşadığı hemen her yerde baharın gelişiyle birlikte Nevruz ve Hıdırellez kutlamaları görülür. Bu kutlamalar da sayılamayacak kadar çok adet ve geleneklerimizin ortaya çıkmasını sağlar.


Hıdırellez havaların iyice ısındığı, Hızır ile İlyas’ın buluştuğuna inanılan 6 Mayıs günüdür. Dolayısıyla Hızır ve İlyas kelimelerinin halk dilinde birleştirilmesiyle Hıdırellez şeklini alan bu gün 6 Mayıs’ta kutlanır.


Bir rivayete göre de, Hıdırellez kavramı “Hıdır” ve “Ellez” adlarında iki sevgilinin adının birleştirilmesiyle oluşmuş ve bu sevgililer anılan günde birbirlerine kavuşmuşlardır. Kutlamalar sınırlı olmayıp, bu günlerin öncesinde ve sonrasında da görülür. Eski Türk Takviminde yıl iki ana bölüme ayrılır. 6 Mayıs - 8 Kasım arasındaki 186 günlük bölüme Rûz-ı Hızır (Hızır günleri, yeşil veya yeşeren günler); 9 Kasım –5 Mayıs arasındaki 179 günlük bölüme de Rûz-ı Kasım (Kasım günleri) denir. Buna göre Hıdırellez, Hızır günlerinin ilkidir.


Sebep ne gösterilirse gösterilsin aslında Hıdırellez kutlamalarının gerçek sebebi kışın sona ermesi, ve de tabiatın canlanmasıdır. Miladi 6 Mayıs, yani Hıdırellez günü Rumi takvime göre 23 Nisana denk gelir. Halk arasında Rumi Takvime göre “Yedi Mayıs” ya da “Mayıs Yedisi” olarak adlandırılan bu gün, Miladi Takvime göre, 20 Mayıstır. Bu nedenle Giresun gibi, bazı yörelerimizde Hıdırellez 20 Mayıs’ta kutlanır. Ama genelde Hıdırellez kutlamaları 6 Mayıs günü yapılır. Aslında astronomik olarak da 6 Mayıs doğru bir tarihtir. 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece, güneş ülker burcuna girer ve yaz başlar. 


Görüldüğü gibi, kutlama günlerinde takvimlerden kaynaklanan, yörelere göre küçük farklılıklar vardır. Hıdırellez günü yazın başlangıcı olarak görülse de bazı yıllar, bazı yerlerde umulmadık soğuklar ve kar yağışı bile olur. Hatta “Hıdırellez yaz kapısı, yedi gün sürer tipisi” şeklinde bir atasözü de vardır. Böyle durumlarda kutlamalar ya ertelenir ya da kapalı yerlerde yapılır.


Hıdırellez, Türklerin İslamiyeti kabul etmelerinden önce de kutladıkları önemli bir gündür ve kaynağı yüzyıllar öncesine dayanır. Bu kutlamalar İslamiyetin kabul edilişinden sonra islami motiflerle de zenginleşerek Türk kültür coğrafyasındaki yerini almış, İslamiyetten önce Türk toplumu içerisinde yer alan adetler de yaşatılmıştır ki bu konuda İslam Dini’nin göstermiş olduğu toleransı da göz ardı etmemek gerekir. Çünkü aşağıda görüleceği gibi Hıdırellez günlerinde yaşatılan geleneklerden bir kısmı İslam Dininin esaslarına uymaz.


Bununla beraber, Türk Dünyası’nda Hıdırellez kutlamaları esnasında, kaynağı çok eskilere dayanan adet ve gelenekler ortaya çıkmıştır. Bunları şu şekilde gruplara ayırmak mümkündür:


1 -Kırlara Çıkma, Eğlene, Şenlik ve Oyunlar Düzenleme

2 -Yiyecek Hazırlama
3 -Temizlik Yapma ve Giyim Kuşamdaki Değişiklikler
4 -Hediyeleşme, Akraba Ziyareti ve Sosyal Dayanışma
5 -Ad Verme
6 -Ateş Yakma ve Üzerinden Atlama
7 -Hızır Baba İnancı
8 -Kabir Ziyareti, Kurban, Dua ve Diğer Dini Motifler
9 -Bolluk ve Bereket Gelmesi İçin Yapılanlar
10 -Sağlık, Mutluluk , Bahtı Açıklığı için Yapılanlar ve Tutulan Dilekler
11 - Diğer İnançlar




Kırlara Çıkma, Eğlence, Şenlik ve Oyunlar Düzenleme 



Hıdırellez kutlamaları denilince ilk aklımıza gelen gelenek, kırlara çıkmadır. Çünkü baharın gelişiyle birlikte, insanlar kırlara çıkmak, güneşin, yeşilin tadını çıkarmak isterler. Bu gelenek çok eskiye dayanır.

Balıkesir’de Hıdırellez kutlamaları genellikle yeşillik, su kenarları ve ağaçlıklı mesire yerlerinde yapılır. Bu eski bir görenektir. En yoksul kimseler bile kendilerini bundan uzak tutamazlar. Bu gün genellikle yeşillikler arasında geçirilir.


Bilecik’in Söğüt ilçesinde Hıdırellez günü genellikle Ertuğrul Gazi Türbesinin koruluğu başta olmak üzere, yöredeki piknik alanlarına gidilerek, gün batımına kadar eğlenilir. Kasabadaki hemen her kes bu eğlencelere katılır. Eğer 6 Mayıs, hafta sonu tatili dışında bir güne denk gelirse, o gün genelde çalışılmaz.


Bolu’nun Yığılca ilçesinde Hıdırellez günü Melen çayı kenarına pikniğe gidilir, balık tutulur, oğlak kesilir, çocuklar için soğan kabuğu ile boyalı yumurta kaynatılır. Kutlamalar için suyun ve yeşilliğin bol olduğu yerler tercih edilir. Gölyaka'da güreşler düzenlenir.


Burdur Bucak’ta, Mayıs ayının ilk haftasına rastlayan Hıdırellezde Bucaklılar yeşillik, ağaçlık, sulak ve temiz havalı mesirelik yerlere giderler. Buralarda yenilir, içilir. Çeşitli oyunlar tertip edilerek eğlenilir.


Edirne ve çevresinde Hıdırellez eğlenceleri genellikle bir türbenin etrafında veya ağaçlık bir alanda yapılır. Yörede her yıl düzenlenen “Kırkpınar Güreşleri'nin kaynağı da Hıdrellez günü yapılan bir güreşe dayanmaktadır. 


Hatta 1940’lı yıllara kadar, güreşler Hıdırellezden üç gün önce başlar, üç gün devam eder ve Hıdırellez günü sona ererdi. Böylece güreşler, kırlarda yapılan Hıdırellez kutlamalarının bir parçası olurdu.


Erzurum için baharın gelmesini müjdeleyen Hıdırellez, 6 Mayısta bir bayram havasında kutlanır. Abdurrahman Gazi Türbesi, Köşk, Hasankale, Ilıca, Serçeme, Söğütlü gibi mesire yerlerine giden halk piknik yapıp eğlenir. Önceden hazırlanan yiyecekler yenir ve teneke semaverlerde yapılan sıcak çaylar içilir. Başta Vali olmak üzere, Belediye Başkanları ve diğer üst düzey yöneticilerin de katıldığı kutlamalar ise Kuyular mevkiinde yapılır. 


Buradaki konuşmalarda Erzurum’u çok etkileyen ve aylarca devam eden kara kışın bittiği, Hıdırellez gününün birlik ve beraberlik günü olduğu, gelenek ve göreneklerin yaşatılması gerektiği dile getirilir. Daha sonra öğrenciler tarafından elma yeme yarışı, yoğurt yeme yarışı, telis yarışması, kaşıkla yumurta taşıma yarışı yapılır. Güreş tutulur. Mini skeçler oynanır. Erzurum Bar Ekibi oyunlar oynar. Türküler söylenip oynanır.


Eskişehir’in tüm ilçe ve köylerinde Hıdırellezin kutlandığı mesire yerleri vardır. Buralar bilhassa su kaynaklarının bulunduğu ağaçlık yerler ve harmanlıklardır. Halk buralarda Hıdırellez günü piknik yaparak eğlenir.


Isparta’da halk, Hıdırellez günü mesirelik yerlerde piknik yapmaya, eğlenmeye ve dinlenmeye gider. Isparta’da yılın ilk toplu kır gezisi bu gün yapılır.


İstanbul ve çevresinde Hıdırellez, ilk yaz veya seyran bayramı olarak adlandırılır. Eskiden daha çok rağbet görmesine rağmen günümüzde de kırlara çıkanlar çok olur.


İzmir’de Narlıdere ve çevresinde yaşayan Tahtacı Türkmenleri Hıdırellez günü kırlara çıkar, çalgılar çalar, şarkı, türkü söyleyerek, yer, içer eğlenirler. Çocuklar bu gün güneş doğmadan çiçek toplarlar ve evlerin kapılarına asarlar İzmit’te Hıdırellez günü mesire yerlerine gidilir, buralarda akşama kadar eğlenilir.


Karadeniz bölgesinin hemen her yerinde Hıdırellez kutlamaları çerçevesinde yine kırlara çıkılır ve toplu olarak horon tepilir. 


Kırklareli’de Hıdırellez günü Aşağı Pınar ili İnci Dereye inilir. Burada çeşitli yemekler yenilir ve eğlenilir. Bu telaş esnasında delikanlılar tarafından yemek çalma adeti de vardır. Bu gün öğleden sonra hep eğlenceye ayrılır. Kırlarda salıncaklar, çıkrıklar kurulur. Kızlar bunlarda sallanıp dönerken çeşitli değişler söylerler.


Kütahya’da Hıdırellez günü kırlara çıkılır, çadırlar kurulur, dönme dolaplar, salıncaklar hazırlanır. Herkes eğlenir.


Manisa’nın Soma ilçesine bağlı Tarhala köyünde Hıdırellez günü başlamak üzere üç gün süreyle “kuzu bahçeleri”adıyla bir kutlama yapılır. Bu süre içinde, yayla gibi olan kiraz bağlarında kalınır. Köyden üç günlük yiyecek ve yatak götürülür, genelde hep kuzu yenir.


Safranbolu’da sabah namazı vaktinde kutlamaların yapılacağı yeşillik, sulak yerlere gidilir. Çünkü Hızır ve İlyas’ın sabah ezanı ile öğle ezanı arasındaki bir zaman diliminde buluşacaklarına inanılır.


Samsun’un Terme ilçesi Sakarlı beldesinde geleneksel hale gelen Hıdırellez şenlikleri yapılır. Şenlikler kapsamında at yarışları, yağlı güreş müsabakaları, halk konserleri, halk oyunları ve havai fişek gösterileri yapılır.


Sivas’ta Hıdırellez günü kırlara çıkılır. Yeşillik, ağaçlık ve sulu mesire yerlerinde piknik yapılır. Sinop’ta da Hıdırellez günü özellikle kadınlar kırlara çıkarlar. Bu güne Tekke bayramı veya Tekke günü derler. Bir gün önceden tekke yerinde dolap veya beşikler kurulur. Genç kızlar dolaplarda dönüp, beşiklerde sallanırken maniler söylerler. Daha sonra da “Alaylar alaylar” ve “Hisarımın çevresi” adlı oyunları oynarlar.


Tekirdağ’da, Hıdırellez genelde mesire yerlerinde kutlanır. Buralara günü birlik gidilir. Hemen her mesire yerinde Tekirdağ karşılaması, mendil oyunu, çiftetelli ve mendil kapma, can topu, istop, ip atlama, salıncak gibi çeşitli sportif oyunlar oynanır.


Yozgat’ta en zengin sofralar, Hıdırellez günü kırlarda, ağaç gölgeleri ve çimenler üzerinde açılır. Nişanlı oğlu veya kızı olanlar, dünürleri ile birlikte kırlara çıkıp yer, içer, eğlenirler ki buna “Eğrice yapma” denir. 


Sivas’ta ise Hıdırellez gününe “Eğrilce”adı verilir. Nişanlı gelini olan aileler, bu gün gelinlerini ve gelinin akrabalarını pikniğe götürürler. Kırlarda yer içer, eğlenirler.


Hemen her yörede olduğu gibi, Zonguldak’ta da Hıdırellez günü kırlara çıkılır. 5 Mayıs gecesi, evinde bekâr erkek ve kız çocuğu olanların kapılarına teneke çakılır. Bu tenekenin anlamı, yarın toplanın pikniğe ve eğlence yerlerine gidelim demektir. Bu uyarıyı alan herkes sabah erkenden pikniğe giderler. Halkın büyük bir bölümü yeşil ve düz alanlarda eğlenir. Top oynanır, çeşitli yarışmalar düzenlenir ve getirilen yiyecekler bir arada yenir. Yöresel türkü ve maniler söylenir.


Ankara, Amasya, Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Çorum, Diyarbakır, Edirne, Hatay, Isparta, İçel, İzmir, Kayseri, Kırklareli, Kütahya, Manisa, Mardin, Ordu, Samsun, Sinop, Trabzon, Yozgat gibi illerimizde Hıdırellez günü (6 Mayıs) festivaller düzenlenir. 


Anadolu’nun hemen her yöresinde yaşatılan bu geleneklere Anadolu dışındaki Türk Dünyası’nın muhtelif yerlerinde de rastlanır. Kırlara çıkmanın yanı sıra Hıdırellez günlerinde çeşitli seyirlik oyunlar da sergilenir. Bu tür faaliyetlerle eğlencelere renk katılır.


Ahıska Türkleri Hıdırellez günlerinde kutlamalar yaparlar. Hıdırellez günü, yakın köylerin halkı toplanarak dağa temaşaya çıkarlar, çalgılar çalıp eğlenirler. “Yığınak” dedikleri bu eğlenceler bir ay kadar devam eder. Biçim zamanı yeniden köylere dönülür.


Azerbaycan Türkleri Hıdırellezi 10 Şubatta kutlarlar. Kiçik çile ya da Hıdır Nebi bayramı olarak da adlandırdıkları bu günde çeşitli şenlikler düzenlerler. Çocuklar ve gençler evleri gezip, hediyeler toplarlar. Maniler söylenir, oyunlar oynanır.


Gagavuzlar ise Hıdırellez günü tartılırlar. Mevsim içinde zayıflayıp zayıflamadıklarına bakarlar. O gün her yerde oyunlar oynanır.


Kırım Türkleri, Hıdırellezden birkaç gün önce de eğlenmek için kırlara çıkarlar. Bu adete “Yavur yüzü” denir. Hıdırellez öncesinde kırlara çıkmak, bölgede yaşayan Hristiyanlardan önce Hıdırellezi karşılamak içindir.


Makedonya Türkleri, Hıdırellez günü su başlarına, ağaçlık yerlere giderek piknik yapıp eğlenirler.


Üsküp’te 5-7 Mayıs tarihleri arasında Uluslar arası Çalıklı Hıdırellez Bahar Şenlikleri Festivali düzenlenir. Bu festivale Ülkemizden de sanatçılar katılır.


Kosova’da da Hıdırellez kutlamaları oldukça yaygındır. Kosova şehirlerinden başlayarak en küçük köylerine kadar bu gelenek güzel bir çayırda, güzel bir kaynak, güzel bir nehir kenarında veya ünlü bir türbe etrafında ama hep açık havada, yeşilliğin bol olduğu bir yerde yaşatılır. Salıncaklar kurulur, davullar, zurnalar çalınır, oyunlar oynanır.




Yiyecek Hazırlama


Hıdırellez kutlamalarının en eski geleneğine uyarak kırlara çıkanlar tabii ki yanlarına çeşitli yiyecekler alırlar. Ev hanımları günlerce önceden başlayarak kırlarda ve bayram süresince evlerde yenilecek ya da fakir fukaraya, konu komşuya dağıtılacak veya çocuklara verilecek olan yiyecekleri hazırlamaya başlarlar.

Anadolu’nun hemen her yerinde bu tür hazırlıkları görmek mümkündür.

Bolu’nun Gerede ilçesinde Hıdırellez günü davul çalınarak Esentepe’ye gidilir. Herkesten odun toplanarak ateş yakılır. Yemekler pişirilir ve hep birlikte eğlenilir. Cumaova ilçesinde ise, Hıdırellez günü gelmeden önce kuru mısır pişirilir. Küllü su ile kabukları sıyrılır ve herkese ikram edilir. Hıdırellez çorbası olarak keşkek pişirilir.

Balıkesir’de Hıdırellez öncesinde, o gün yenecek yiyecekler hazırlanır. Özellikle “keşkek” yapılır. Eğer piknik için gidilen yerde akşama kadar kalınacaksa, genelde yiyecekler götürülür ve yemekler orada pişirilir. Yörede Hıdırellez günü yapılan yemekler şunlardır: kuzu eti, yaprak sarması, sebzeli yemekler, börek, pirinç veya bulgur pilavı, sütlaç, irmik veya un helvası. Ayrıca Hıdırellez günü sabahleyin kırlarda süt ve sütlü kahve içilir.


Erzurumlu hanımlar Hıdırellez günü mesire yerlerinde yemek üzere kete, çörek, baklava, börek, et, yumurta, civil peynir, taze lor gibi yiyecekler hazırlarlar.


Eskişehir’de ise, Hıdırellez günü mesire yerlerinde yemek için çörekler, gözlemeler, göbekliler, pastalar yapılır ve bol miktarda yumurta haşlanır. Bu iş yapılırken, suya soğan kabuğu atılır ve yumurtaların boyanması sağlanır.


İzmir’de yaşayan Tahtacı Türkmenleri Hıdırellez günü bol bol süt içerler. İzmit’te Hıdırellez günü için her evde hazırlık başlar. Kırlarda yenecek dolma, çörek, kaynamış yumurta, mücver, börek gibi yiyecekler hazırlanır.


Kandıra’da o yılın ilk beyaz peyniri Hıdırellez günü yapılır.O gün erkenden kalkan çocuklar mandıra denilen koyun ağıllarına giderek bu peynirden yerler.


Kırklareli’de Hıdırellez için özel yemekler hazırlanır. Özellikle kuzu ve oğlak kesilir ve bunların etleri pişirilir. Çörek yapılır. Çörek bir nevi yağlı, yumurtalı ekmektir.Hıdırellezden bir gün önce pazılar açılır., çörekler döşenir, aralarına yumurta, peynir ve yağlar sürülür. Hıdırellez sabahı üç beş aile toplanarak bir fırın yakarlar. Tepsiler içindeki çörekler pişirilir. Yine Hıdırellez için, hayvanların ilk süt mahsullerinden taze peynir yapılır.


Kütahya’da Hıdırellez günü kırlarda yemek üzere hemen her evde en nefis yemekler hazırlanır. Kuzu kızartmaları, dolmalar, börekler, helvalar yapılır. Yöresel “kirdi pidesi” ve “hamırsız” gibi yiyecekler bu güne ayrı bir özellik katar. Ayrıca, gözleme denilen Kütahya böreği, peynirli pide, tahinli ve haşhaşlı lokum, cimcik mantı, güveç, su böreği, baklava, irmik helvası gibi şeyler de kır eğlencelerinin vazgeçilmezidir.


Sakarya’nın Pamukova ilçesine bağlı köylerde Mayısın altısında, yani Hıdırellez günü başlayıp Mayısın sonuna kadar devam eden pilav pişirme geleneği vardır. Her köyün pilav günü ayrıdır. Pilavlık malzeme köylülerin ortak katkısı ile temin edilir. Büyük kazanlarda pişirilen pilav, davetlilerin de katılımı ile öğle namazından sonra çayırlık bir alanda yenir. Böylece dostluk ve samimiyet de gelişir.


Sivas’ta Hıdırellez günü için, tava adı verilen, fırında pişirilmiş et yemekleri, börek, mantı, su böreği, yumurta gibi yiyecekler hazırlanır.


Sinop ve çevresinde Hıdırellez dolayısıyla kadınlar tarafından düzenlenen Tekke günü için herkes maddi durumuna göre kuzu doldurur, tavuk pişirir, helva, börek ve türlü türlü hamur işi ve tatlılar yaparlar.


Trabzon’da düzenlenen Hıdırellez törenlerinde ise kuzu çevrilir, tavuk dolması, yalancı dolma, un helvası, hamsi buğulama gibi yemekler yapılır.


Yozgat’ta da Hıdırellez hazırlıkları genelde giyim ve yiyecek üzerinedir. Senenin en leziz ve çeşitli yemekleri Hıdırellez günü için hazırlanır. 5 Mayıs günü hemen her evde hazırlık vardır. Hanımlar ocağı çift yakar. Hatta bazıları mangala da kömür dökerek üç eder. Hanımların peştemalları akşama kadar çıkmaz. Kızlar, gelinler ve de kaynanalar bu faaliyete katılırlar. Kimi hamur açar, kimi sini kızartır. Kazanların biri iner, biri kalkar. Akşamın nasıl olduğu anlaşılmaz.


Zonguldak’ta Hıdırellez günü yenmek üzere genellikle büyük kazanlarda bulgur ve et karışımından oluşan pilav, tavuk ya da koyun etinden haşlama yapılır. Bu yemeklerin yanında helva ve börek bulunur. Ayrıca gözleme, boyanmış yumurta, baklava, su böreği, çörek ve meyve gibi yiyecekler yenir. Hıdırellezde en çok yapılan yöresel yemekler ise “keşkek”, “mıhlama” ve “bandırma”dır.


Anadolu dışında da Hıdırellez dolayısıyla çeşitli faaliyetler görülür. Mesela, Makedonya Türkleri Hıdırellez günü özel öğle yemeği hazırlarlar. En yoksul aileler dahi, “Kaymakçina”denilen bir çeşit yumurtalı süt tatlısı ve “Sütpite”denilen yumurtalı süt böreği hazırlarlar. Kosavalılar da Hıdırellez dolayısıyla, en sevdikleri yemekleri hazırlarlar.


Azerbaycan’da ise, Hıdır Nebi bayramının kutlandığı gün bütün evlerde haşıl pişirilir, pilav yapılır.


Batı Trakya’da Hıdırellez gününün özel yiyeceği “gölle”dir. Hıdırellez akşamı, hemen her yörede görevlendirilen bir kadın kendi muhitindeki komşuları gezerek her evden birer tas mısır toplar. Toplanan mısırlar ve odun, kazan, tepsi gibi malzemeler Hıdırellez günü piknik yapılacak yere götürülür ve mısır akşamdan ıslatılır. Hıdırellez günü kadınlar erkenden gidip ateş yakarlar, akşamdan ıslattıkları tuzlu mısırı kaynatırlar ve böylece Hıdırellez gününün öğle yemeği olarak düşünülen “gölle” hazırlanmış olur.





Temizlik Yapma ve Giyim Kuşamdaki Değişiklikler



Görüldüğü gibi Hıdırellez günlerinde Türk Dünyası’nda büyük bir canlılık yaşanır. Bu canlılık tabii ki bu günle sınırlı değildir. Çünkü, bu günün öncesinde başlayan faaliyetler vardır. Temizlik yapma ve kıyafet temin etme telaşı da bunlardan biridir. Bu günler Türk Dünyası’nda bir bayram havasında kutlanır. Dolayısıyla da bayram denilince akla temizlik gelir.

Hıdırellez öncesinde Andolu’nun birçok yerinde, Bursa, Bolu ve Yozgat’ta olduğu gibi, ev hanımları temizlik faaliyetlerine başlarlar.


Balıkesir’de Hıdırellez hazırlıklarının önemli bir kısmını ev ve çevre temizliği oluşturur. Bazıları da bir hafta öncesinden kendilerine yeni elbise alır veya diktirirler.


Türk toplumu Hıdırellez öncesinde temizlik faaliyetlerine daha çok yer verip, evlerin ve çevrenin daha temiz olmasına dikkat ederken, o günlerde giyilen kıyafetlerin de temiz, düzenli ve de yeni olmasına özen gösterir.


Bolu’da Hıdırellez günü özellikle kadınların giyime verdikleri önem bir maniyle şöyle dile getirilir:



Yandım alamadım
Para bulamadım
Kocama deyemedim
Hıdırellez günü geyemedim.

Söğüt’te, Hıdırellez günü pikniğe ya da türbe ziyaretine giden nişanlı kızlar ve yeni gelinler beraberlerinde getirdikleri tüm giysileri gün boyunca değiştirerek giyerler.


Erzurum’da Hıdırellez temizliğine bir hafta öncesinden başlanır. Hıdırellez gününe iş bırakılmaz ve o gün iş yapmak iyi sayılmaz.


Eskişehir’in hemen her yerinde Hıdırellez öncesinde duruma göre evler sıvanır ya da boyanır. Bahçeler temizlenir. Tabii ki vücut temizliğine de özen gösterilir. Hıdırellez sabahı gün doğmadan kalkılarak çocuklar banyo yaptırılır, sandıklardan bayramlık giysiler çıkarılarak giyilir.


Yozgat’ta Hıdırellez ya da eğrice hazırlıkları daha çok giyim ve yemek üzerinedir. Yozgatlıların çoğu bahar elbiselerini ilk defa Hıdırellez günü giyerler. Özellikle genç kadınlar ve kızlar bu gün güzel desenli, üstün kaliteli, modaya uygun ve yeni bir elbise ile dışarı çıkmak isterler. Nişanlı oğlu veya kızı olanlar da Hıdırellez dolayısıyla gelinlerine ve damatlarına giyecek ağırlıklı hediyeler gönderirler.


Sinop’ta Hıdırellez dolayısıyla kutlanan Tekke bayramı ya da tekke günü için de kadınlar yeni elbiseler alırlar.


Kütahya’da Hıdırellez dolayısıyla kırlara çıkan kadınlar, kızlar en güzel elbiselerini giyerler. Hatta orada değiştirmek için birkaç takım elbise de bohçalarda bulundurulur.


Zonguldak’ta Hıdırellez günü herkes temiz ve yeni giysiler giyer.

Gagavuzlar, Hıdırellez öncesinde de yaza hazırlık olarak temizlik yaparlar.

Makedonya Türkleri Hıdırellez günü mutlaka banyo yaparlar. Ayrıca kadınlar kına yakar ve süslenirler. Makedonya’da köylerde yaşayan Arnavutlar ise, Hıdırellez gecesini uyanık geçirmeye çalışırlar ve hava nasıl olursa olsun akarsuda yıkanırlar.


Kosova’da yaşayan Türkler, Hıdırellez günü erken saatlerde temizlik yaparlar. Pencereler, kapılar temizlenir, duvarlar, ağaçlar kireçlenir, her taraf süpürülerek temizlenir.





Hediyeleşme, Akraba Ziyareti, Sohbetler ve Sosyal Dayanışma



Hediyeleşme, akraba ziyareti, eşle dostla sohbet, zayıfa yoksula yardımcı olmak toplumumuzun her zaman ön planda tuttuğu hasletlerdendir. Bu hasletler bayramlarda daha da artarak devam eder. Hıdırellez günleri de bayram havasında kutlandığı için, bu günlerde Anadolu’nun sevecen, sıcak kanlı insanları hemen her yörede her zamankinden daha fazla eşini dostunu ziyaret eder. Bu arada yardımlaşma da doruk noktasına ulaşır.

İzmir’de nişanlı kızın evine erkek tarafınca bir kuzu götürülür. Kuzunun alnına bilezik veya altın takılır.


Kırklareli’de Hıdırellezde yenmek için, hayvanların ilk süt ürünlerinden yapılan taze peynirden, koyun ve keçisi olmayanlara da dağıtılır.


Kırıkkale yöresinde erkek tarafı, nişanlı gelinleri için, Hıdırellez günü süslenmiş bir kuzu gönderir.


Sivas’ta nişanlı kızlara Hıdırellez günü giyecek hediye edilir. Ayrıca gelin, gelinin akrabaları ve erkek tarafının akrabaları birlikte bir mesire yerinde eğlenmeye giderler.


Söğüt’te Hıdırellez günü çıkılan mesire yerlerinde özellikle erkekler birbirleriyle sohbet ederek vakit geçirirler.


Tekirdağ’da insanlar, Hıdırellez günü, yiyecek, giyecek gibi şeylerini başkalarıyla paylaşma yoluna giderler. Hıdırellez günü hazırlanan yemeklerden, kesilen kurbanlardan fakirlere dağıtılır.


Tokat’ta Hıdırellez günü erkenden kalkılır ve dargın olanlar barıştırılır. Gönüller alınır.


Zonguldak’ta Hıdırellez günü mümkün olduğunca muhtaçlar, yaşlılar ve çocuklar sevindirilmeye, onlara iyilik edilmeye çalışılır. Herkes böyle bir gayret içindedir. Mesire yerlerinde bir arada bulunan insanlardan bir kısmı çeşitli oyunlarla eğlenirken bir kısmı da sohbet etmeyi yeğler.




Ad Verme



Hıdırellez Türk toplumunu o kadar çok etkiler ki bu etki yer ve şahıs adlarına, hatta atasözü ve deyimlere bile yansır.
Türk Dünyasının hemen her yerinde “Hızır-İlyas”, “Hıdırellez” ve “Hıdırlık” adını alan pek çok cami, tekke, ziyaret yeri, türbe, mezarlık, dağ, tepe, mesire yeri, akarsu ve köy vardır.

Meselâ, Ankara’da Hıdırlık Türbesi, Çorum’da Hızırlık Ziyaretgâhı, Denizli’de Hızırlık Sultan Ziyareti, Edirne’de Hızırlık Tekkesi, Hatay’da Hızır Makamı, Kütahya’da Hızırlık Mescidi, Merzifon’da Hızırlık Tepesi, Mudurnu’da Hızırlık Kayası, Ladik’te Hızırlık Ziyareti, Giresun’da Hızır Kayaları sayılabilir.


Afyon yakınlarında bir dağın adı “Hıdırlık Tepesi”dir.

Ağrı’nın Hamur ilçesine bağlı Hıdırdodik köyü vardır.
Amasya’da Hızır-İlyas Camii vardır. Ayrıca, Hamamözü bucağına bağlı “Hıdırlar köyü” bulunmaktadır.

Antalya’da Kumluca ilçesine bağlı köylerden birinin adı Hızırkahya köyüdür.


Balıkesir’in Dursunbey ilçesinde “Hıdırlık Dede”adını taşıyan bir yatır bulunur ve evlenmek isteyen kızlar mezarını taşlayıp etrafında üç defa dönerler. Sonra taş yığınının hemen yanına çömelerek toprak üzerine bir erkek resmi yaparlar.


Bingöl’de İlyas Gölü vardır. Bolu’nun Düzce ilçesine bağlı köylerden biri Hızırdere adını taşımaktadır.


Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı köylerden birinin adı “Hıdırlar”, Lapseki ilçesine bağlı köylerden birinin adı da “İlyas köy” dür.


Çankırı’nın merkez ilçeye bağlı köylerinden birinin adı “Hıdırlık köyü” dür.


Çorum’da Hıdırlık Mahallesi diye bilinen bir semt vardır. Aynı isimle anılan camide kubbeli bir mahalde bulunan sandukalar “Hıdırlık Sultan” ismiyle anılır. Ayrıca, Mecidözü ilçesi yakınındaki Elvançelebi köyündeki tekkede, Hızır’a izafe edilen bir makam ve bir çeşme vardır.


Diyarbakır’ın doğusunda ve Dicle nehrinin kuzeyinde Hızırilyas / Hıdırilyas köyü vardır.


Divriği’nin Kuluncak köyünde Hızır Pınarı vardır, burası kutsal kabul edilir ve halk burada kurban keser.


Erzurum’un Horasan ilçesine bağlı Hızırilyas köyü bulunmaktadır.

Eskişehir’de Hıdırellez günü kutlamaların yapıldığı mesire yerlerine Hıdırlık –Hızırlık adı verilir.

Hatay’da “Dokuz Kardeş”çayının kolları arasında beyaz kubbeli, dört köşeli ve tek kapılı ziyaret yerleri, “Hıdır” olarak adlandırılır. Samandağ ilçesine bağlı köylerden biri “Hıdırbey köyü”dür.


Isparta’nın Yalvaç ilçesindeki bir mesire yeri “Hıdırlık”adını taşır. “Hıdır Tepe” de denilen bu yerde Yalvaçlılar Hıdırellezi kutlarlar.


İzmir’de Hızır-İlyas Boğazı ve Hızır-İlyas Adası adını taşıyan mekânlar vardır.


Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde Hıdranlıkantarma; Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde Hızıruşağı; Muğla’nın Datça ilçesinde Hızırşah adlı köyler mevcuttur.


Kayseri’nin Yahyalı ilçesine bağlı “İlyas köy”bulunmaktadır.


Kırklareli’nin Merkez ilçeye bağlı köylerinden biri, “Karahıdır” adını taşır. Kırklareli merkezde de bir mahallenin ve eski İstanbul yolu üzerinde 19.yüzyılda yapılmış bir çeşmenin adı “Kocahıdır”dır. Ayrıca, Pehlivanköy ilçesine bağlı bir köyün adı da “Hıdırca”dır.


Kütahya’da mesire yerlerinden biri “Hıdırlık” adını taşır. Simav ilçesine bağlı “Hıdırdivanı”adlı bir köy bulunmaktadır. Yine Kütahya’da, Selçuklular tarafından XIII. Yüzyılda yapılmış “Hıdırlık Mescidi” adını taşıyan bir yapı mevcuttur.


Sivas’ta, Ellezler (İlyaslar) adını taşıyan bir aile vardır. Bazı yörelerimizde “Ellez”soyadı olarak da kullanılmaktadır.


Tunceli’nin Çemişgezek ilçesine bağlı köylerden birinin adı “Hıdır Oğuz”dur. Yörede, “Üryan Hıdır” adıyla anılan bir ziyaretgâh bulunmaktadır. Yine aynı yerde, Payamdüzü Köyü yakınlarında Hıdır İlyas mevkii bulunmaktadır.


“Adım Hıdır, elimden gelen budur” sözü ve Hıdırellez birleşik ismini oluşturan Hıdır ve İlyas adları Anadolu’da yaygındır. “Hıdırlar”sözcüğü de soyadı ve de takma ad olarak kullanılır.


Türkiye dışında, Azerbaycan, Türkistan, İran, Irak, Suriye, Lübnan, Mısır, Cezayir ve Fas gibi ülkelerde Hızır’a ait olduğu kabul edilen makamlar vardır. Ayrıca, Tuna nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yerde Hızır-İlyas Boğazı yer alır. Bir diğer Hızır-İlyas Boğazı da Preveze yakınlarında bulunur. Midilli Adasının batısında Hızır-İlyas Adası, Kırım’da Azak şehri yakınlarında Hızır-İlyas makamı, Hindistan’ın Koka şehrinde Hızır-İlyas adını taşıyan bir mescid bulunur. İran’da Abadan sahilinde Hızır-İlyas’a ait bir makam ve Hürmüz şehrinde bir mezar vardır. Kudüs yakınında Karye-i Hızır-İlyas adlı bir köy ve Hz. İlyas’a ait olduğu sanılan Mühr-ü İlyas, Makam-ı Hazreti İlyas adını taşıyan bir makam bulunur.





Ateş Yakma ve Üzerinden Atlama



Hıdırellez geleneklerinden biri de ateş yakma ve üzerinden atlamadır. Mesela,Bolu’nun Mengen ilçesinde Hıdırellez günü ateş yakılıp üzerinden atlanır.

Burdur’da Hıdırellez günü, kuru otlardan ve tahtalardan ateş yakılır. Yılın başarılı ve verimli geçmesi için herkes bu ateşin alevleri üzerinden atlar.


Bursa’nın bazı mahallelerinde ve köylerinde Hıdırellez sabahı daha gün doğmadan sokaklarda, daha çok dört yol ağızlarında eski hasırlarla ateş yakılır ve üzerinden atlanır. Bu eski bir Türk geleneğidir. Ateşten atlayanların sıhhatli olacağına inanılır.


Nazardan koruyacağı inancıyla, yakılan ateşten kalan küllerden alına sürülür. Uludağ yöresinde yaşayan Türkmenler, 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan geceyi “Ateş Gecesi”olarak adlandırırlar. Köy meydanlarında ateş yakarak üzerinden atlarlar ve çeşitli oyunlar oynarlar.


Eskişehir’de Hıdırellez günü en önemli olay ateşten atlamaktır. Gerek il ve ilçe merkezlerinde sokak aralarında, gerekse köylerde yakılan ateşler sabaha kadar canlı tutulmaya çalışılır. Evlerden toplanan eski hasırlar, otlar, samanlar ve çalı çırpıdan yakılan bu ateşlerin üzerinden atlanırken şu sözler söylenir:



Gâvur taş ben kuş.
Gâvur karsı yarık ben yürük.
Gâvur kara toprak ben yeşil toprak.

Bu sözleri söyleyerek yedi defa ateşin üzerinden atlandığında, günahlardan arınıldığına, hafiflik kazanıldığına inanılır.

İstanbul Halkalı’da da Hıdırellez akşamı köy meydanlarında ateş yakılır ve üzerinden atlanır. İnanışa göre, bütün fenalıklar, musibetler ateşten atlarken öteki tarafta kalır ya da ateşe dökülür. Bir daha da eski sahibini bulamaz. Evlerdeki eski hasırları yakmak da uğurlu sayılır. Her türlü uğursuzluk hasırın yanmasıyla yok olur.


İzmir’de ise Hıdırellez eğlenceleri 5 Mayıs’ta düzenlenen “çalı çırpı gecesi”ile başlar. Akşamüzeri evlerden getirilen veya bahçelerden, arsalardan toplanan odunlar, çalı çırpı ve tahta parçaları hava kararınca yakılır. Müzik eşliğinde oynanır. Ateşin üzerinden üçer defa atlanır. Bazı yöreler de ise değnek uçlarına mum bağlanıp, yakılır ve bu şekilde diğer mahalle ve meydanlar gezilir. Ateş söndükten sonra bu yöremizde de herkes nazar değmemesi için alnına kül karası sürer.


İzmit’te Hıdırellez gününün akşamında sokaklarda ateş yakılır. Büyük küçük tüm mahalle sakinleri bu ateşten atlar. Ateşten atlamanın “kaza ve belalardan kurtulma” anlamına geldiğine inanılır.


Kırklareli’de Hıdırellez gecesi evlerin önünde hasırlar yakılır ve ateşin üzerinden atlanır. Kilis ve çevresindeki köylerde Hıdırellez akşamı ateş yakılır ve etrafında çeşitli seyirlik oyunlar oynanır. Kütahya’da da Hıdırellez ateşi yakılır.


Tekirdağ’da da Hıdırellez günü hasır yakma ve üzerinden atlama adeti vardır. Küçük çocuklar kollarından tutularak ateşin üzerinden atlatılır.Korkanlar ise, ateşin harareti geçince atlar. Kısacası, ateşten atlamayan kimse kalmaz.Ateşten atlayanlar, kötülük perilerinden daha üstün ve daha kuvvetli olduklarına inanırlar .


Uludağ ve çevresinde Hıdırellez akşamı, yani 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece, “Ateş Gecesi” adıyla delikanlılar arasında eğlenceli bir gece alemi yapılır. Çocuklar, delikanlılar ve bütün gençler evlerindeki eski hasırlar ve yanabilecek ne kadar madde varsa, hepsini köy meydanına yığarlar. Etrafını çevirerek, ateşin üzerinden atlarlar ve ateşin çevresinde oyun oynayıp türkü söyleyerek gece yarısına kadar eğlenirler.


Zonguldak’ta Hıdırellez günü ateş yakma adeti görülür. Geniş bir alanda yakılan bu ateşin üzerinden atlanıldığında, bir yıllık günahların kişinin üzerinden kalkacağına, kısmetinin açılacağına inanılır.


Anadolu’nun bir çok yöresinde görülen bu adet, Anadolu dışında da yaygındır. Mesela, Dobruca Türkleri, Nevruz günü olduğu gibi Hıdırellez günü de ateş yakarak üzerinden atlarlar . Özellikle çocuklar ateşin üzerinden, “ağırlığım gâvura”diyerek atlarlar.


Gagavuzlar’da özellikle Hıdırellez günü ateş yakma ve üzerinden atlama adeti vardır. Hatta bu günden sonra kırlara çıkacak bütün koyunlar da ateşin üzerinden atlatılır. Onların da böylece belalardan, kötülüklerden korunacağına inanılır.


Makedonya’da yaşayan Yörükler içinse, Hıdırellez önemli bir gündür.Dolayısıyla Hıdırellez akşamı bütün gençler yüksek yerlerde ateş yakarlar.


Bütün bu adetler, ateş kültü ile ilgilidir. Eski Türklerde ateş kutsal sayılır, Tanrı’nın bir hediyesi olarak görülürdü. Bu yüzden Türk topluluklarında eskiden beri ateşe tükürmek, ateşi su ile söndürmek, ateşle oynamak hoş karşılanmaz. Ayrıca ateşin kötülükleri, hastalıkları yok ettiğine inanılır. Bu nedenle ateşin üzerinden atlayan insanlar, bütün ağırlığın, uğursuzluğun, ağrı, acı ve kötülüklerin üzerlerinden dökülerek yanmasını temenni ederler. Ateşin temizleme ve arındırma özelliği olduğuna inanılır.





Hızır Baba İnancı



Kaynağını Hristiyan inancından alan ve dünya toplumlarının hemen hepsinde yılbaşı sembolü olarak bilinen “Noel Baba” figürüne benzer bir figür, Türk Dünyası’nda Hıdırellez kutlamaları esnasında da ortaya çıkar ki bu “Hızır Baba” figürüdür. Hıdırellez kavramı da Hızır’la ilgili olup, Hızır ve İlyas adlarının halk ağzında birleştirilmiş şeklidir.  (Noel Baba ile ilgili yazı)

Gümrü’de yaşayan Türkler arasında da benzer adetler görülür. Sac üzerinde kavrulmuş buğday un şekline getirilir.İçine şerbet karıştırılarak biraz pişirilir. Govud adı verilen bu yiyecek ve biraz da su, niyet edilerek bir odaya konur. Hıdırellez gelip bu sudan içip, govuddan yerse, niyet sahibinin bütün niyetleri gerçekleşir.Bu maksatla oda üç gün kapalı tutulur. Önceden işaret konulmuş olan su ve govudda bir azalma olmuşsa, Hıdırellezin geldiğine inanılır ve dileklerin gerçekleşmesi beklenir.


Tebriz bölgesinde Kırklar adını taşıyan Türk aşireti, Hoy-Rizaiye civarındaki Karakoyunlu Türkmenleri ve Tatarlar’da da benzer gelenekler vardır. Tatarlar Hıdırellez akşamı, yere serdikleri beyaz bir örtü üzerine un serperler.Ertesi sabah unun üzerinde Hıdır’ın atının izini ararlar ve eve gelip gelmediği hakkında hüküm yürütürler. Eğer at nalına benzer bir ize rastlarlarsa, bu undan derhal ekmek yaparlar, bir kısmını yer, bir kısmını da dağıtırlar.


Türkistan sahasında kut veren, kutlu kılan, ilahi kaynaklı varlık ve şahısların ortak adı “Kıdır” olarak bilinir. Altay, Kazak ve Kırgız Türkçesi’nde “Kıdıruv”kelimesi gezmek, seyahat etmek anlamına gelir. Aynı şekilde Altay, Kazak, Kırgız, Karakalpak ve Doğu Türkistan Türkleri’nde, sürekli halk arasında gezen,insanlara yardım eden varlık kut iyesi sayılır ve “Kıdır”adıyla anılır.


Kazak Türklerinde ise Nevruz günü aynı zamanda “Hıdırellez günü” olarak da anılmaktadır. Hızır iyiliği ve cömertliği temsil eder.Hızır yeni düşen güneş ışığının sembolüdür. Burada 6 Mayıs Hıdırellez günü, Nevruz’la birleştirilmiştir.


Anadolu’nun pek çok yöresinde Hıdırellez günü kırlarda kuzular kesilir, yemekler yenir. Ancak bunlar hep Hızır için yapılır. O’nun elinin değeceği her şey şifalı addedilir. Bu nedenle, gül ağaçlarının yoksa diğer ağaçların dallarına akşamdan elbiseler asılır. Hızır gece gelip o elbiselere dokunursa, o yıl hastalıklardan uzak sağlıklı ve mutlu bir yıl geçirileceğine inanılır. 


Bazı yörelerimizde ise, Hıdırellez günü kırk bir çeşit çiçek toplanıp, kaynatılır ve suyu Hızır’ın içtiğine inanılan ab-ı hayata benzetilerek içilir. Hızır’ın geçtiği yerlerde nasip-kısmet dağıttığı inancı yaygındır. Bu nedenle Hıdırellezden bir gün önce, iki genç kız ellerinde su dolu bir küple kapı kapı dolaşarak talih açmak için, kadınlardan küpe, yüzük, toka, düğme, iğne gibi nişanlar toplar ve dilek dilenerek bunlar küpün içine atılır. Üzeri beyaz bir tülbentle bağlanarak bir gül ağacının altına saklanır. Ertesi gün sabahın erken saatlerinde toplanan kadınlar küpü açarlar. Nişanlardan haberi olmayan bir kız elini güvece sokarak bir nişan çıkarır ve avucunda saklar. Diğer bir kız da ezberden mani okur. Okunan mani, çıkan nişanın sahibine aittir. Maniler dileğe göre etraftakilerce yorumlanır. 


Yine Hızır’ın geldiğine inanılan Hıdırellez gününün bir gün öncesinde sekiz-on yaşlarında bir kız çocuğuna tuzlu hamur yaptırılır. Bu hamur çörek şeklinde pişirilerek iki kısma ayrılır. Bir kısmı evin damına konur. Onu bir karga alır ve hangi yöne giderse, gencin kısmetinin o yönde açılacağına inanılır. İkinci kısım ise akşam yemeği yerine yenir ve su içilmeden uyunur. Çöreğin etkisi ile çok susayan kişiye rüyasında Hızır, sevdiği yada evleneceği kişiyi gösterir. Onun eliyle su ikram eder. Böylece bekar gençler evlenecekleri kişileri, nişanlı kızlar ve taze gelinler de gurbetteki sevdiklerini rüyalarında görmüş olurlar. Anadolu’nun bazı yörelerinde ise Hızır’ın geleceği akşam herkes atının yelesini ve kuyruğunu yıkayıp tarar, örgü yapar. Eğerini vurur, gemler, göğsüne ve boynuna gerdanlık süslemeler takar ve avluya çeker. İnanışa göre, başkalarına yardım etmek için Hızır bu atlara biner ve darda kalanların yardımına koşar. 


Ankara yöresinde, Hızır’ın Hıdırellez günü otları kamçıladığına böylece otların çabuk büyüdüğüne inanılır.


Balıkesir’de Hıdırellez günü erkenden Hızır’ın bütün evleri dolaştığına inanılır. Dolayısıyla o gün çok erken kalkılır. Hatta 5 Mayıs gecesi uyumayanlar bile olur. İnanışa göre Hızır, Hıdırellez gecesi bütün evleri dolaşır ve ağzı açık her kaba dokunarak bereketli kılar. Dolayısıyla akşamdan çoğu yöremizde olduğu gibi burada da bazı kişiler yiyeceklerin kapaklarını açık tutarlar.


Bolu’da Hıdırellez günü evlerde bir miktar süt mayalanmadan bırakılır.Hızır’ın geleceği ve süte dokunarak mayalayacağı düşünülür. Seben ilçesinde, mayasız süt yoğurt olursa bir yıl boyunca o yoğurt maya olarak kullanılır. Göynük’te ise bu yoğurttan birer parmak alınarak diğer yiyeceklere de sürülür. Yörede Hıdırellez günü ağaç kaşıklar ateşe atılır, eğer yanmayan kaşık varsa Hızır’ın uğradığına işaret sayılır. Yine Hızır’ın geleceği düşüncesiyle o gün ambarlar ve kapılar açık tutulur.


Bursa’da ise Hıdırellez gecesi dört yol ağızlarına , akşam ile yatsı arasında kiremit veya taş parçalarından, arzu edilen plana göre, evcikler yapılır. İnanışa göre, Hızır İlyas, o gece mutlaka dört yol kavşaklarından geçer ve herkesin isteğinin gerçekleşmesine yardım eder. Böylece evi olmayanların eve kavuşacakları ümit edilir.


Burdur’da Hıdırellez günü, Hızır’ın sulak ve yeşillik yerlerde dolaştığına inanılır. O gün herkesin içinde Hızır’a rastlamak, onun İlyas’la buluştuğunu görmek inancı ve ümidi vardır.


Erzurum’da Hıdırellez günü erken kalkılır. O gün erkenden Hızır’ın bütün evleri dolaşacağına inanılır. Erken kalkmayanlar Hızır’ın dağıttığı bereketten yararlanamazlar. Hatta o gece hiç uyumayıp ibadet edenler de olur.


Eskişehir’de, 5 mayıs gecesi Hızır’ın özellikle yeşillik olan yerlere geleceğine inanılır.


Isparta ve çevresinde Hızır ile İlyas hakkında değişik inanışlar vardır. Mesela: “Ab-u hayat” içerek ölümsüzlüğe kavuşmuş olan Hızır ve İlyas Hıdırellez günü görüşürler. Hızır karada, İlyas da denizde yaşayan iki ayrı peygamberdir. Bunlar uzun süre ayrı kalmışlardır, ancak 6 Mayıs günü birbirlerine kavuşurlar. Bir başka inanış ise şöyledir: Hızır ve İlyas adlarında birbirlerini çok seven iki veli kişi yüksek bir yere çıkmış o sırada ani bir fırtına ile yağmur başlamış bu yüzden birbirlerinden ayrılmak zorunda kalan bu insanlar ancak 6 Mayıs günü görüşürler. Yörede Hızır, darda kalanlara yardımcı olma, bereket getirme, dilekleri gerçekleştirme gibi anlamlarda kullanılır. Hızır gibi yetişmek, Hızır babaya adak adamak, Hıdırellezde buluşalım, Kul bunalmayınca Hızır yetişmez gibi yörede kullanılan deyim ve atasözleri de bu anlamları taşır. 


Yalvaç’ta ise Hıdırellez günü sabah namazından sonra, Hıdırlık denilen yerdeki “Hızır Taşı”na gidilir ve taşın dibine metal para gömülür. Bunu yapanlar kendisinin, aile ve çoluk çocuğunun mal, mülk ve servetinin artacağına inanırlar. Yine yörede Hıdırellez günü Hızır’ın evlere gelerek un, şeker, yağ gibi yiyecek maddelerine dokunduğuna ve bunların bereketini artırdığına inanılır. Dolayısıyla o gün yiyeceklerin ağzı açık tutulur.


İstanbul ve çevresinde ise, Hıdırellez günü gül fidanlarının altına konulan veya dallarına bağlanan dilek eşyasının üzerine Hızır’ın elini süreceğine, böylece dileklerin gerçekleşeceğine ve hastalıkların iyileşeceğine inanılır.


İzmir’de ise Hıdırellez akşamı bazı evlerde pilav pişirilir.Hiç kullanılmamış tahta kaşıklar pilavın etrafına konur. İnanışa göre, gece Hızır Dede gelir, pilavı yer, kaşığı ters çevirip gider ve bundan sonra o evde yoksulluk görülmez.


Kandıra’da yöresel inanışa göre, Hıdırellez, Hızır ve İlyas peygamberlerin gökte buluştukları gündür. O gece bütün dilekler kabul olur.


Yozgat’ta da 5 Mayıs günü, yani Hıdırellezden bir gün önce evler temizlenir. Çünkü, Hızır’ın o gün yeryüzünde gezdiğine, bazı evlere uğrayıp hayır ve bereket getirdiğine, dokunduğu şeylerin hiç tükenmeyeceğine inanılır. Bu yüzden hem evler temizlenir hem de yiyecek maddelerinin ağızları açık bırakılır. Bu adeti, yani kapı, pencere ambar ve yiyecek kaplarının Hıdırellez akşamı ağızlarının açık bırakılmasını, yukarıda belirtilen yörelerimiz dışında Konya, Denizli, İzmir, Muğla, Eskişehir, Bilecik, Bursa, Tekirdağ, İstanbul, Çankırı, Çorum, Kastamonu, Samsun ve Sinop’ta da görmek mümkündür.


Zonguldak’ta Hızır, Peygamber olarak nitelendirilir. Dolayısıyla Hıdırellez günü Hızır Peygamberin dünyaya gelişiyle birlikte, onun getirdiği rüzgârla her nesnenin bol ve bereketli olacağına inanılır.


Görüldüğü gibi, Türk insanının zihninde Hızır, Hızır-Nebî, Hızır-İlyas, Hıdırellez, Kıdır, Kızır gibi kelimelerle ifade olunan bir Hızır kültü ve bu kült etrafında teşekkül edip, yaşatılan gelenekler vardır. Bazı yerlerde bu gelenekler Nevruz günü; bazı yerlerde Hıdırellez günü bazı yerlerde ise her ikisinde gündeme gelir. Zaman ve yerler bazen farklı da olsa, Hızır geleneği ve ilgili inançlar, Türkiye, Balkanlar, Kazakistan, Kırgızistan, Altaylar, Özbekistan, Azerbaycan, Kafkasya gibi çok geniş bir coğrafyada yaşatılır.


Alaattin UCA

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 34, 
Erzurum 2007



....













HIDRELLEZ VE TÜRK DÜNYASI







TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE HIDRELLEZ 


Hıdrellez, ortak kültürel değer olması yönüyle önemli bir yere sahip olup Türklük dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır kutlanılmaktadır. 

Tarihin ilk topluluklarından beri ay, mevsim yıl vb. değişiklikler törenlerle kutlanmaktadır. 


Avcı kültüründen tarım kültürüne geçildiğinde tarımda bolluk, bereket için çeşitli törenler yapılmaya başlanmıştır. Çeşitli kültürlerde mevsim değişiklikleri törenlerle kutlanır. İslamiyet öncesi Türk kültüründe bahar bayramı yapılarak kıştan sonra canlanan doğanın sevinçle karşılandığını ve şenlikler düzenlendiğini biliyoruz. 


Takvimin olmadığı dönemlerde insanlar hayatlarını temel uğraş konularına göre düzenlerlerdi. Bunlar; ekin ekme, bağ bozumu, hasat, koç katımı, baharın gelmesi, tabiatın canlanması vb. gibi olaylardı. (Genç, 1995:15). Ayların, mevsimlerin, yılların düzenli geçişleri bunlara bağlı olarak bitkilerin düzenli olarak yeşermesi ve sararması, törenleri belirli bir takvime bağlamıştır. Bir yıl içerisinde doğadaki değişiklikler toplumların hayatını her zaman etkilemiş ve bu değişiklikler tarih boyunca bütün halklar tarafından çeşitli tören, ayin ve bayramlarla kutlanmıştır. (Pirverdioğlu, 2002: 44). Hayvancılıkla, tarımla uğraşan topluluklar için kışın bitip baharın gelmesi yapısal, işlevsel ve yeniden dirilişin sembolleşen başlangıcıdır. 


Geleneksel ve toprağa bağlı her sosyal grubun toprakla ilgili baharı, hasadı ve kışa girişi törenlerle kutladığı şenlikler vardır. Doğanın uyanması ateşle kutlanır. Çünkü ateş evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Bütün milletlerin kültürlerinde görülen yeni yıl törenleri, yaşama biçimlerine, coğrafyalarına, ekonomik yapılarına, inanç yapılarına uygun koşullarda, uygun zamanlarda çeşitli pratiklerle kutlanır. 


Hıdrellez bahar bayramı niteliğinde kutlanan mevsimlik bayramlarımızdandır. Türk kültürü içinde canlılığını koruyan geleneklerden biri de “Hıdrellez”dir. Hıdrellez geleneği, bir bayram olarak bütün Türk milletinin topluca katıldığı, kutladığı, bir takım töreleri yerine getirdiği bir bahar bayramıdır. Bu tarih kışın bitişi yazın başlangıcı, yılbaşı olarak kabul edilir. Rûz-ı Hızır (Hızır’ın günü) olarak adlandırılan Hıdrellez günü, Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında Hıdrellez şeklini almıştır. 


Hıdrellez'de yaşlılar yeni bir yıla erişmenin, yetişkinler geçimleri için gerekli olan hayvansal, bitkisel bolluk ve berekete kavuşmanın, gençler ve çocuklar da eğlenmenin tadını çıkarırlar Hızır ve İlyas çevresinde oluşan efsanelerle Hıdrellez adı, sosyokültürel bir sembol halini almıştır. Böylece, pratiklerde ifade edilen dileklerin kabulü için sihri-dini bir zemin yaratılarak eski Türk yaşamının ve dolayısıyla inanç sisteminin dini-büyüsel pratiklerine İslâmî renkler verilmiştir (Özdemir,1999:31-38). 


Hıdrellez Hızır ve İlyas peygamberin yılda bir kere bir araya geldikleri gündür; ancak bu beraberlikte ismi yaşatılmasına rağmen İlyas’ın şahsiyeti tamamıyla silinerek Hızır motifi öne çıkarılmıştır. Bundan dolayı Hıdrellez Bayramında icra edilen bütün merasimler Hızır ile ilgilidir. Bunun temel sebebi, İslam öncesi devirlerde üç büyük kültürün hakim olduğu alanlarda bu yaz bayramı vesilesiyle kültleri kutlanan insanüstü varlıkların daha ziyade Hızır’ın şahsiyetine uygun düşmesi ve onunla bütünleşmesidir (Ocak,1998:313). 


Halk arasında Hızır'a yüklenen çeşitli işlevler, yüzyıllardır sözlü ve yazılı ürünlerde (efsane, destan, masal, menkabe, şiir, v.b.) karşımıza çıkar. Hızır'ın sahip olduğu nitelikler insanlara şifa, sağlık, uğur getirdiği tabiattaki diriliş, uyanış ve canlılığın insana yansıması şeklinde ortaya çıkar. 


Hızır ile ilgili inanmalar efsane menkıbe ve benzeri şekillerle hemen her gün artarak yayılmakta ve sürekliliğini devam ettirmektedir. Hıdrellez adıyla yapılan törenlerde O'na atfedilen bir çok nitelik, eski dönemlerin sosyal ve dinî hayatının İslâmî yapı ile tekrar şekillenerek yeni bir oluşum ortaya çıkardığı görülmektedir (Yücel, 2002:35-38). 


Çağlar boyu süregelip zengin kültür değerlerinin oluştuğu Hıdrellez, çeşitli adlarla kutlanmaktadır. Hıdrellez Anadolu’da “Hıdrellez”, Dobruca’ya yerleşmiş bulunan Kırım Türkleri arasında “Tepreş”, Makedonya’da “Ederlez, Edirlez, Hıdırles” gibi adlarla bilinmektedir. 


Halk arasında kullanılan takvime göre eskiden yıl ikiye ayrılmaktadır: 6 Mayıstan 8 Kasıma kadar olan süre “Hızır Günleri” adıyla yaz mevsimini, 8 Kasımdan 6 Mayısa kadar olan süre ise “Kasım Günleri” adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına geldiği için bu kutlanıp, bayram yapılacak bir olaydır. Hıdrellez günü Rumi takvime göre Nisanın 23. günü, miladi takvime göre Mayısın 6. günüdür ( Artun,1990:1-23). 


Türk-İslâm geleneğinde Hıdrellez günü bu buluşmayı ve bunların gelişini kutlamak için şenlikler düzenlenir.Hızır halk inanışlarına göre ölmezliğe ermiş kişidir. 


Hıdrellez İslâmiyet öncesinde de mevsimlik bayramlarımızdan olduğu halde İslâmiyet kültürü, efsaneyi İslâmî renge bürümüştür. Efsane İslâm öncesi ve İslâm sonrası motifleriyle doludur. Ortak yön Hızır'ın ölmezliği, bahar, yeşillik sembolü oluşu, her 6 Mayıs'ta Hızır'la İlyas'ın buluşması İslâmiyet’e rağmen bozulmamıştır (Karadağ, 1978: 69). 


Hıdrellezde şenlik, büyü, bolluk-bereket motifleri iç içedir. Hıdrellez geleneğinin bolluk-kıtlık, yaz-kış çatışması, doğanın düzenli değişmesiyle yaratılan mitlerin kutlandığı tören, şenlik ve bayram olduğunu söyleyebiliriz. Hıdrellez geleneği bahar bayramı niteliğinde kutlanan Orta Asya kültürü (Şamanizm), eski Anadolu kültürü (bolluk-bereket törenleri, ölümsüzlük), İslâm kültürü (Hızır İlyas motifi) ve Ortak Balkan Kültürü ile beslenmiş zengin kültür değerlerinin oluştuğu bir şenlik tören ve bayram bütünüdür. 


İslamiyet’ten önce Türkler arasında bahar mevsiminde yapılan törenlerde önemli bir yeri olan “su” ve “ağaç” kültü varlığını Hıdrellezle sürdürmüştür. Türklerin çok eski bir geleneği olan bahar bayramı kutlamaları Anadolu’da İslami inançlarla birleşerek zenginleşmiş ve anlamlı bir hale gelmiştir (Aras, 2002:50)


Nitekim hıdrellez kutlamalarında gül ağacı, yeşil bitkiler, ağaçlar ve su motiflerinin sıkça kullanılması benzer uygulamaların Orta Asya’daki kutlamalarda da kullanılması, Hıdrellez törenlerinin kaynağının Orta Asya olduğunu göstermektedir. İslamiyet’le birlikte Hıdrellez adını almıştır bu törenler (Cingöz; Santur, 1993:5). 


Hıdrellez geleneğinin doğuşuyla ilgili rivayetlerin Hızır ve İlyas üzerinde yoğunlaşmasına rağmen kutlama nedenlerini incelediğimiz zaman mevsimlik bayramlardan bahar şenlikleri olduğu öne çıkmaktadır. Baharın gelişini, doğanın canlanışını kutlamak, kışın soğuk günlerinden sonra insanlar arasında bir canlılık oluşması, uyuşukluğun atılması için şenlik yapılır. 


Hıdrellez, Hıdır-nebi ve Nevruz’da su üzerinden atlama, birbirlerinin üzerine su serpme, Nevruz’da soğuk su ile yıkanma, yeni-gün suyu ile el yüz yıkama, hayvanları sulama, su dolu – ana motifi bu eski Türk inancının devamlılığını göstermektedir. Hıdrellez’de genellikle yakın bir pınardan getirilen suyu içme, bununla el yüz yıkama, suya bakma, bu su ile kap-kacak ve diğer eşyaların yıkanması gelenekleri yerine getirilmektedir. 


Hıdrellez, doğayla barışık olma ve onlardan yararlanma dileğine dayanır. Yaratılış ve türeyişe, yeniden doğuş ve doğanın canlandırma inancına ait inanma ve pratikleri vardır. Hıdrellez ateşinden atlama, günahlardan arınmadır. Ateş kutsanır, doğanın uyanması ateşle kutlanır. Ateş; evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Hıdrellez ateşi, ritüelin başlamasında önemlidir. Ateş kültü pek çok uygarlıkta aydınlık, kötülükten arınma, temizleyicilik ve bereket - bolluk sembolüdür. Aynı zamanda yakılan büyük ateş toprağın ısınıp uyanması simgesidir. Hıdrellez, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, su ve kutsal arınmayı, yenilenmeyi, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi simgeleyen anlam ve ögelerle yüklüdür.




Hıdrellez Kutlamalarıyla İlgili Uygulamalar: 


Hıdrellez Hazırlıkları


Gerek Anadolu’da ve gerekse Anadolu dışındaki Türk topluluklarında Hıdrellez’in yaklaşması ile çeşitli hazırlıklar yapılmaktadır. Evler baştan başa silinmekte, ev eşyaları, mutfak eşyaları, üst-baş baştanbaşa temizlenmektedir. Bu çabalar Hızır Aleyhisselam’ın eve uğramasını sağlamak için yapılmaktadır. O gün için aile reisi ev halkına yeni elbiseler, ayakkabılar almayı zorunluluk olarak hissetmektedir. Diğer yandan Hıdrellez günü kuzu veya oğlak kesilmesi, çeşitli yemeklerin hazırlanması, bu arada birçok yiyeceğin hazırlanması tamamlanır. Hıdırellez’i bazı yerlerde bir gün öncesinden oruç tutarak da karşılayanlar bulunmaktadır. 

Hıdrellez günü oğlaklar, kuzular kesilir. Eskiden Hıdrellez yerine kağnı arabaları, at arabalarıyla gidilirdi. Şimdi bunların yerini motorlu araçlar almıştır. Eskiden köylere yakın tekke, türbe ve yatır yanlarında Hıdrellez eğlenceleri yapılırmış, bugün yalnızca ağaçlık yerlere gidiliyor. Bu yerler köyün konumuna göre dere kenarı, deniz kenarı, harman yeri veya ağaçlık bir alandır. 


Hıdrellezden bir gün önce sağmal hayvanı olmayan evlere süt dağıtılır. Özellikle sütten börek veya sütlaç yapılır. Hıdrellez için bir gün önceden hazırlanan yiyecekler genellikle hamur işleridir. Bunlar börek, yumurta, peksimet, poğaça, kolaç, kalburüstüdür. Mısır pişilir, nohutlu ekmek yapılır. 


Ayrıca kuyruk adı verilen yiyecek tepsisi için konulacak yiyecekler hazırlanır. Bu tepsiye isteğe göre her türden yiyecek konur. Bazı köylerde buna teferrüç tepsisi adı yerilir. Tepside börek, mısır ve piliç bulunur, Hıdrellez'e çağırma işini yıl kuyruğu satın alan kişi yapar. Satın almada karşılık olarak hiç bir şey verilmez, satış temsilidir. Buna "Kuyruğu satın almak ve kuyruğu satmak" denir. Köylüden ev ev toplanan niyet eşyalarını koymak için bir çömlek bulunur. Eğer seyirlik köy oyunu oynayacaksa önceden giyecek ve aksesuarlar toplanır, oynanacak oyunun gereçleri önceden hazırlanır. 


Hıdrellez şenliklerinin yapıldığı harman yeri, köy meydanı veya ağaçlık alana eğrek veya sığır iğreği adı verilir. Bu geniş bir alandır. Her evden toplanan simgeler bir çömleğe konur. Çömlek suyuna 40 yeşil ot yaprağı konur. Çömleğe dere suyu konur. Çömleğin ağzı yeşil veya kırmızı bir yaşmakla kapatılır. Çömlek, açmamış bir gül fidanının dibine gömülür. Bazı köylerde evlerden simge toplanırken evin evlenmemiş en büyük kızından kısmet açma-kilit açma adı verilen en yakın zamanda evlenmesi için alınır. Çömleğe eşya koyma ve daha sonra niyet çekme âdetine martafal denir. Hıdrellezden bir gün önce komşularla yardımlaşılarak hıdrellez çöreği yapılır. Çöreğin içine para konur. 


Hıdrellez günü ip atlanır, salıncakta sallanılır. Salıncakta sallanırken saçını tarayanların saçlarının uzun olacağına inanılır. Salıncakta sallanılırken kucağa kocaman bir taş alınır. Böylece hayvanlardan elde edilecek tereyağın kucağa alınan taş kadar büyük ve bereketli olacağına inanılır. 


Toplu yemek yenir. Köy ortasına yahut Hıdrellez'in yapıldığı harman yerinde kazan kurulur. Bu toplu yemek yeme olayına kazan kurma denir. Yemekte tatlının olması şarttır. Yatırların başında oğlak kesilir ve eğlenceler düzenlenilir. Kızlar darbuka, daire ile türküler söylerler, maniler atarlar, halay çekerler, çeşitli ritüel kökenli seyirlik oyunlar oynanır. 


Geleneğe uygun olarak Anadolu’nun birçok bölgesinde “Hıdırlık” denilen mesire yerleri mevcuttur. Bu bölgelerde mezarlık, yatır vb. gibi çevre halkınca mukaddes kabul edilen, adak adanan veya bez, çaput bağlamak gibi bazı geleneklerin sergilendiği yerler vardır. 


Eskiden kurbanlar tığlanır, ziyafetler ve akşamına Aynü’l cemler yapılırmış. Hızır’ın şifa ve sağlığa kavuşturucu niteliğine dair inanışlar vardır. Hıdrellez günü bütün canlıların, bitkilerin ağaçların yepyeni bir hayata kavuşacağı, dolayısıyla Hızır’ın gezdiği, ayağını bastığı yerlerde yayılan kuzuların etinin, insanlara şifa, sağlık ve canlılık vereceğine inanılır (Güngör,1957:70). 


Erkekler kadınların, kızların yaptığı eğlencelere katılmazlar. Ayrı yerde otururlar. Hıdrellez günü genç, yaşlı mutlaka salıncakta sallanır. Bundan amaç günahlardan arınmadır. Erkekler kendi aralarında güreş tutarlar. Kızlar maniler, türküler söyler. Çocuklar körebe, çelik-çomak, tura bırakmaca, bezirgan başı gibi oyunlar oynarlar. Kadınların bazıları tepsi çalar. Bir grup hem oynayıp hem söylerler. 


Hıdrellez günü genç kızlar kısmet çıkması için nişanlıların arkasından koşar. Onlardan şeker yer, bastığı yere basar. Yeni gelinin çeyizlik şalvarı giyilir. 



Hıdrellez Gecesi Âdetleri ve İnanmalar 


Hıdrellez ile ilgili çeşitli adet ve inanmalar vardır. Bunları şöylece sıralayabiliriz: 

-Hıdrellez gecesi veya üç gün önce sokak kapısının üzerine mushaf konur. İnsanlar ve hayvanlar bunun altından geçer. Bunun amacı hayvanların sağlıklı olması ve bol süt vermesidir. İnsanlara uğur getirir. 


-Hıdrellez gecesi gün doğmadan önce teneke çalınır. Bundan amaç köstebekleri bahçeden çıkarmaktır. Bütün komşular yarış halinde teneke çalarlar. Bahçedeki köstebekleri kovalarken, komşunun kovaladığı köstebeklerin de bahçeye girmesini engeller. 


-Hıdrellezden bir gün önce 40 çeşit ot toplanıp kaynatılır, posaları süzülür. Banyo suyuna katmak için bekletilir. Kına vurulur, buna hıdrellez kınası denir. 


-Hıdrellez gecesi bir gül fidanının dibine dilekler adanır, dilekler şekillerle belirlenir. Ev istenirse topraktan, kiremitten ev, bebek istenirse bebek, para istenirse gül dibine gümüş para konur. Dileklerin gerçekleşmesi için Hıdrellez uğuruna içtenlikle inanmak gerekir. İnanmayanların dilekleri gerçekleşmez. 


-Bereketli olması amacıyla gece yemekte ilk lokma ısırılıp yutulmadan çıkarılır, kağıda sarılıp bir saksıya konur. Bu işler yapılırken dua okunur, bereket dilenir. 


-Hıdrellez'in uğuruna inananlar mutlaka rüya görürlermiş, sabah bu rüyaları yaşlılar yorumlayarak yılın iyi veya kötü geçeceğini söylerler. 


-Hıdrellez gecesi iki tane ekmek mayalanır, kenara konur. Birine varlık diğerine yokluk denir. Sabah niyet tutulan hamur kabarırsa o yılın var yılı eğer kabarmazsa yok yılı olacağına inanılır. 


-Hıdrellez gecesi her evin kapısına yeşil otlar, özellikle ısırgan otu asılır. Bundan amaç hayvanların bol süt vermesidir. Diğer bir inanmaysa Hıdrellez gecesi ısırgan asılan eve yapılan büyü tutmaz.Yapılan büyü bozulur . 


-Hıdrellez gecesi Hıdrellez’i karşılamak için silahlar atılır. Büyük coşku vardır. 


-Hıdrellez gecesi maşalar tuvalete batırılıp hayvanların ayaklarına atılır. O hayvanları çalan olursa işe yaramaz, çünkü sütleri ve eti kötü kokar. 


- Genç kızlar ve delikanlılar temiz bir tenekeye ağzına kadar su doldurup bunu evin herhangi bir yerine koyarlar. Sabah herkesden önce kalkıp hiç kimseye görünmeden o suya bakan ve güzelleşmek için dua eden kişinin bir yıla kadar duası kabul olurmuş. Hatta yüzünde bir sivilce bile çıkmazmış. Özellikle cildi bozuk sivilceli gençler Hıdrellezde suya bakma âdetini yaparlar. 


-Hıdrellez gecesi dört yol ağzında ateş yakılır, eski hasırlar yakılır, üzerinden en az üç kere atlanır. Hıdrellez gecesi ateşin üstünden atlanınca bir kış boyu insanın üzerine çöken uyuşukluğun ve hareketsizliğin ve atılacağına inanılır. Aynı zamanda inanışa göre atlama anında dertler kederler de dökülürmüş. 


- Hıdrellez gecesi ateşten atlayanlara pire gelmez. Ateşten atlamak kötülükleri yok eder, Hıdrellez gecesi yakılan ateş pislikten arındırır, dedikoduları engeller. Yüzler yanmasın diye siyaha boyanır. Hıdrellez ateşine "Hastalıklar, kötülükler, dağlara taşlara olsun." diyerek taş atılır. Bu âdete ateş taşlama denir. Hıdrellez gecesi iki ucu iple bağlanan yeşil soğan yaprağı bir boyda kesilir. Bir tanesi dilek dilenir. Dilek tutulan uç uzamışsa dilek yerine gelir. 


-Ahır kapısına cadılar girip hayvanlara zarar vermesin diye ısırgan otu asılır. 


-Hıdrellez gecesi yaşlı kadınlar birer parça ot alarak kimin daha önce öleceğini anlamak amacıyla bu otları çalılara dizerler. Sabahleyin kimin koyduğu ot canlılığını yitirdiyse onun önce öleceğine inanılır.


-Yaşlı kadınlar hamur yoğurur. Birisine nohut kadar maya katarlar, diğerine hiç katmazlar. Hamurlardan biri seçilir. Sabah seçilen hamur kabarmışsa o yıl ailede varlık olacağına inanılır. Buna var mayası ve yok mayası denir. 


-Bolluk bereket için su yalağına buğday atılır. Hıdrellez gecesi bir genç kız rüyasında bir delikanlıyla buğday biçerse o, onun kısmeti olurmuş. 


-Hıdrellez gecesi kapı yanına taş konur. Eğer taşın altı karınca dolarsa o yıl bolluk, bereket olacağına inanılır. 


- Hıdrellez gecesi Hızır Peygamber kimin kapısna gelirse onun bolluk içinde yaşayacağına inanılır. Aynca Hızır Peygamber gökte uçarken sütler maya katmadan mayalanır. 


- Hıdrellez gecesi kızlar yatmadan önce niyet tutarlar.Başörtülerinin üstüne gül yaprağı serperler. 


-Hıdrellez gecesi sağlık için gül fidanına eşyalar asılır. 


-Hıdrellez gecesi göğün açılacağına inanılır. Yaşlı kadınlar göğün açılışını görmek için uyumazlar. 



Hıdrellez Sabahı Uygulamaları ve İnanmaları



- Hıdrellez sabahı gün doğmadan kalkılır dut ağacına kurulan bir salıncakta sallanılır. "Derdim aşağı, kendim yukarı" denir. Böylelikle dertlerden silkinileceğine ve bir yıl boyu mutlu olunacağına inanılır. 

-Sabah güneş doğmadan kalkılır. Dut ağacının köküne "Dut, belimin ağrısını yut" diyerek bel vurulur. Böylelikle bel ağrılarından kurtulacağına inanılır. 


- Hıdrellez sabahı dere veya deniz kenarına gidilip sağlık için el yüz yıkanır.


-Hıdrellez sabahı çimenlerde sağlık, uğursuzluktan ve baş dönmesinden arınmak için yuvarlanılır. 


-Hıdrellezden bir gün önce toplanan 40 çeşit ot (Kekik bol miktarda konur, su kekik kokar) dere suyuyla kaynatılır. Otların posaları süzülür. O suyla Hıdrellez sabahı yüksek bir yere çıkılır. İnanışa göre ne kadar yükseğe çıkılırsa saçların o kadar uzayacağına, sağlıklı ve parlak olacağına inanılır. 


-Güneş doğmadan önce kırlara çıkılır, çiçek ve otların üstündeki çiğler toplanır, ele yüze sağlık ve siğilleri yok etmek için sürülür. Bu çiğle mayalanan sütün yoğurt olacağına inanılır. Ayrıca bir gece önceden dışarıya asılan yünden yapılmış giysi ve çorapların üstüne çiğ yağarsa güve tutmayacağı inancı yaygındır. Bunlar güneş doğmadan toplanır. Çiğle el yüz yıkamanın diğer adı tendiriz olma vücudun canlı, diri olmasıdır. 


-Genç kızların, akraba delikanlıların veya nişanlıların özel eşyaları Hıdrellez gecesi köyün içinde bir gül dibine gömülür. Delikanlılar bu eşyaları Hıdrellez sabahı gün doğana kadar bulmak zorundadırlar. Aksi halde eşyasını saklayanın dileğini yerine getirmek zorundadır. 


-Salıncakta sallanırken bir ağaç dalı kopartılır. Sallanırken "Dağlara, taşlara, ulu ulu ağaçlara hastalık, bana sağlık" diyerek dal atılır. Bu yolla hastalıkların vücuttan atılacağına inanılır. 



Hızır’a Yüklenen Özellikler: 


1) Hızır zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir.
2) Kalbi temiz, iyilik sever insanlara yardım eder. 
3) Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar. 
4) Dertlere derman, hastalara şifa verir. 
5)Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesinin sağlar. 
6) İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder. 
7) Uğur ve kısmet sembolüdür. 
8) Mucize ve keramet sahibidir. 


Hıdrellezde Yapılan Uygulamalar: 



a) Kısmet ve Şans Talebine Yönelik İnanç ve Âdetler: 

- Çocuğu olmayan kadınlar gül dalına veya ağaç dalına salıncak kurup, içine oyuncak bebek bırakır. 

- 5 Mayıs gecesi dileği olanlar için taze soğanın iki yaprağını uçlarından eşit olarak kesilir. Uçlardan birisine iplik bağlanıp dilek tutulur. Ertesi gün iplik bağlanan yaprak uzamışsa tutulan dileğin gerçekleşeceğine inanılır. 


- “Niyet Çömleği” hazırlanır. 5 Mayıs günü bir çömleğin içine bekar kızlardan toplanan yüzük, kolye, boncuklar vb. konur. Çömleğin içerisi su ile doldurulur. Çömleğin ağzına yeşillik konur, üzeri kırmızı yemeni ile örtülüp, bir kilit ile kilitlenir ve bir gül ağacının dibine saklanır. Ertesi sabah kızlar toplanırlar. Çömleğin başına genç bir kız oturtulur. Kısmetinin açılması dileği ile kilit kızın başında açıldıktan sonra sıra ile maniler söylenerek çömlekten eşyalar çıkarılır. 


Yapılan bu törenin kızların kısmetlerini açmada etkili olduğu düşüncesi, bitki ruhunun, yaşam üzerinde de hızlandırıcı ve bereketlendirici bir etkiye sahip olduğu inancıyla açıklanabilir. 


b) Şifa ve Sağlık Talebine Yönelik İnanç ve Âdetler: 

- Çimenlerin üzerinde yuvarlanılır veya takla atılır.

- Hastalığı olanlar elbisenin bir parçasını gül dalına asarlar. 

- Kelimenin baş harfi (s) olan yiyecekler yenir. Süt, soğan, sarımsak, susam, simit, sarma, salep, su böreği vb. 


- 5 Mayıs gecesinin en yaygın uygulamalarından birisi de ateşin üzerinden atlamadır. Ateşten atlama yaz mevsimine çıkılmasını kolaylaştırdığı gibi insanların günahlarından arınarak hafiflik kazanmasını da sağlamaktadır. Bu uygulama arınmadır. Canlılığı, tehlikeye düşürecek kötülüklerden temizleyip kurtarmak. 


c) Bereket, Bolluk ve Uğura Yönelik İnanç ve Âdetler: 

- Kapı, pencere, ambar ve yiyecek kaplarının ağzı açık bırakılır. 

- İçinde para bulunan kaseler gül dalına asılır veya dibine bırakılır. Bu paralar ertesi gün alınarak cüzdanlarda saklanır ve yıl boyunca harcanmaz. 


- Meyve vermeyen ağaçlar balta ile korkutulur. 


- Karınca yuvalarından alınan toprak saklanır. Bu toprak para cüzdanlarına da konabilir, evdeki erzaklara da katılabilir. 


- Evlere yeşil dallar asılır. 


- Sabah erkenden bitkilerin üzerindeki çiğlerden toplanarak sütün içerisine bir iki kaşık konur. Mayasız sütün yoğurda dönüşmesi “Hızır’ın gelmesi”, “elini değdirmesi” şeklinde yorumlanmaktadır. 


- Un tahtasına un elenir, ertesi sabah unun üzerinde iz varsa Hızır’ın üzerinden geçtiğine, evden bolluk, bereketin eksik olmayacağına inanılır. 


d) Mal, Mülk ve Servet Talebine Yönelik İnanç ve Âdetler: 

-Dileklerin kum, taş, tuğla, tahta vb.’den örnekleri yapılır ve 5 mayıs gecesi gül ağacının dibine bırakılır.

- Ev sahibi olmak isteyenler gül dalının altına ev maketi yaparlar. 


- Para sahibi olmak isteyenler gül dalına para bağlarlar. 


e) Hıdrellez Günü Kaçınmalar ve İnanmalar 

- Hıdrellez günü sağmal bir hayvanın önünden kötü bir kadın geçerse hayvanın sütünün kesileceğine inanılır. 

- Hayvalarm sütünün çok olması için Hıdrellez günü süt kaynatılmaz, gece kaynatılır. 


- Hıdrellez günü boya badana yapılmaz. 


- Unların kurtlanmaması için maya yapılmaz.


- Hıdrellez günü evin bereketinin azalmaması, gelecek yıla kadar devam etmesi için ekmek, hamur, un gibi bereketin sembolü yiyecekler kimseye verilmez. 

- Dikiş dikilmez, eğer dikiş dikilirse, dikiş dikenin o yıl çok yılan göreceğine inanılır. 


- Çamaşır yıkanmaz, yıkanırsa dolu yağacağına inanılır. 


- Un elenmez, elenirse o yıl çok sinek olacağına inanılır. 


- Makas tutulmaz, tutulursa hayvanı olanların hayvanlarını kurtların kapacağına inanılır. Diğer bir uygulama da; makas ellenmez, dikiş dikilmez; yoksa doğacak çocukların dudaklarının yarık olacağına inanılır. 


- Hamile kadının salıncakta sallanmasına izin verilmez. Verilirse dolu yağacağına inanılır. 


- Kıra gidilmez, bahçe işi yapılmaz. 


- El işi yapılırsa ekşimikler kurtlanır. 


- Hıdrelleze 5 hafta kalana kadar çarşamba günleri çamaşır yıkanmaz.


- Yünlü giyecekler güneşe çıkarılır. 


-Yeşil ot, dal veya çimen koparılmaz. 


-Eve kuru çalı-çırpı götürülmez. 


-Geç kalkılmaz, yoksa kişinin kısmetinin kaçacağına inanılır. 

-Sabun ellenmez, çamaşır yıkanmaz. Sabun ellendiğinde eve sümüklüböcek vb. böceklerin geleceği; çamaşır yıkandığında, çamaşırların lekeleneceğine inanılır. 

- Süpürge kullanılmaz; yoksa eve karıncaların gireceğine inanılır. 


- Ekim yapılmaz; ekim yapılırsa o sene iyi ürün alınamayacağına inanılır (Cingöz; Santur, 1993: 6-9). 



Hıdrellezle İlgili Diğer İnançlar 


- Gün doğmadan yazılan dilekler nehire veya suya atılırsa dileklerin kabul edileceğine inanılır. 

- Bugün salıncakta sallanılırsa hastalıklardan arınıldığına, günahların döküldüğüne inanılır. 


-Sabah dua edilmesi, dilek ve temennilerde bulunulması, toplu olarak ailece yemek yenilmesi, Kuran kıraatı, sabah namazından önce kabir ziyareti yapılması gereken adetler olarak görülmektedir.


- Akarsuya, dilekler bir kağıda yazılarak bırakılır.İzmir ve çevresinde dilek kağıtları Hıdrellez sabahı denize bırakılmaktadır.

-Nişanlı çiftler arasında karşılıklı hediyeler gönderilir. 

-Hıdrellez günü evler ilaçlanmaz. Nasip süpürülür inancı ile bazı bölgeler de evler süpürülmez. 


-Kuru baklagiller bir torba içinde bahçede ağaçlara asılır. Hıdır Baba’nın kamçısıyla bunlara dokunması ve bereket getirmesi dileği tutulur. Buna benzer biçimde ev, araba, çocuk ziynet eşyası resimleri de yapılarak bahçeye muhtelif yerlere asılır. 


-Hıdrellez günü, açların doyurulması, dargınların barıştırılması, üzüntülü olanların sevindirilmesine çalışılır. 


-Hıdrellez günü kırlara gidildiğinde Hıdrellez azığını çalma adeti yaygındır. 


-Hıdrellez akşamı dağlara bakılır. Eğer parlak ışık görülürse orada para, hazine bulunduğuna inanılır. 


-Hıdrellez günü gelen leylekler kirli olursa bolluk bereket olacağına inanılır.


-Hıdrellez günü beyaz kelebek görülürse şans ve kısmetin açıkolacağına inanılır. 


-Hıdrellez günü hayvanlara hastalık gelmesin diye ahır kapısında yakılan ateşten atlatılır. 


-Hıdrellez günü komşunun temelinden odun alınıp, onun ateşiyle süt pişirilirse bereket olacağına inanılır. Bu sütle bereket için ayran döğülür. 


-Evde evlenmemiş kız varsa kısmeti kapanmasın diye Hıdrellez günü dışarıya kül atılmaz,süpürge süpürülmez. 


-Hıdrellez günü ateş üstünden atlayan yılan görmez, onu yılan sokmaz.


-Taş altına iplik bağlanır dilek tutulur. 



SONUÇ: 


Günümüzde ilk çıkışı işlevsel olan Hıdrellez, doğanın çözülebilmesi oranında işlev değiştirerek güncelleşmeğe başlamış ve şenlik şeklini almıştır. Hıdrellez, kökü çok eski bir geleneğin günümüzde şenlik ve kutlama biçiminde sürdürülen bir örneğidir.

Hıdrellez, toplumsal yaşamda canlandırıcı etkisinin bulunması, geleneklerin sürmesine aracı olması, törelerin kökleşmesini sağlaması yönüyle işlevseldir. Hıdrellez geleneğini sürdürenler kültür taşıyıcıları olarak görev yapmaktadırlar. Hıdrellez, halkın ortak duygu ve düşüncelerini dile getiren, Türk kültürünün korunup yaşatılmasında önemli bir yeri olan mevsimlik törenlerimizdendir. 


Bayramlar fertleri bir araya getirir, onlar arasında toplumsal bağları güçlendirir, ortaklıkları pekiştirir. Hıdrellez, takvime bağlı bir kültür veya folklor olayı olarak toplumu, belli değerler üzerinde birleştirir


Prof. Dr. Erman ARTUN

Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi
Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

KAYNAKÇA 

Antonijevic, Drogoslav; 1979, Vitanjiske, Brumalije savremem maskirane povarke Balkanskih naroda 
Balkaninca X, Beograd 
Boratav, Pertev Naili;1978, 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul 
Cajkanovic, V.; 1973, Mit i religija v Srba. Beograd 
Fisher,E.; 1985, Sanatın Gerekliliği, Ankara 
İnan, Abdülkadir; 1954, Tarihte ve Bugün Şamanizm, Ankara. 
Karadağ, Nurhan; 1978, Köy Seyirlik Oyunları, Ankara 
Kostic, Petar;1972, Preklo i Znacenje Godisnjih Obicaja, Beograd 
Köprülü, M.Fuat; Türk Edebiyatının Menşei, Millî Tetebbular Mec. c.II. 
Meydan Larousse; 1969, 5.cilt, Hızır Maddesi, İstanbul 
Nutku, Özdemir; 1985, Dünya Tiyatro Tarihi, İstanbul 
Prosic, Mirjana; 1976, Obredna Praska ve Srbiji, Teorijko Hipoteticki okvir za proucavanje Poklada kao obreda prelaza, Etnoloske Sveske I, Beograd 
Artun, Erman *Halk Kültüründen Derlemeler (1990), “Hıdrellez Özel Sayısı”, Ankara l990, s. 1-23 




....