Translate

1 Eylül 2017 Cuma

Bir Gün General Olacağız ve O Sarışın Kurt...





Bir Gün Gelecek Biz de General Olacağız


Fehim Paşa ile aynı masada viski içerek geçirdiğimiz gecenin bizim üzerimizde çok menfî bir etkisi oldu. Bir askerden ziyade operet paşalarına daha çok benzeyen bu elma yanaklı general, bu rütbeye nasıl çıkabilmiş, göğsünü süsleyen madalyaları ne gibi bir başarı göstererek kazanmıştı? Ömründe hiç bir savaşa, hattâ çete müsademelerine bile katılmadığı muhakkaktı. Sultanın kötü ve zalim bir âleti olması ona bu mevkii vermişti. Şeref yerine, şan yerine kendi milletinin nefretini kazanmıştı. Namuslu insanları jurnal ederek, ocaklar söndürerek ve müstebit padişahın vehimlerini her gün biraz daha artırarak nişan üstüne nişan, rütbe üstüne rütbe almıştı.


Mustafa Kemal diyordu ki:
— Fuat bir gün gelecek, biz de paşa olacağız. Fakat mesleğimizde şerefle hizmet ederek belki yavaş belki de süratle yükseleceğiz. Rütbelerimizi muharebe meydanlarında kazanacağız, yoksa Fehim gibi, müstebit bir padişaha kul köle olarak değil.


Benim için de ideal terfi ve yükseliş buydu. Tanrıya şükürler olsun, ikimiz de bu yolda yürüyerek kısa fasılalarla yükseldik ve general olduk.


Mustafa Kemal, 1 nisan,1916 da general üniformasını giydi, otuz beş yaşında idi. 16. Kolordunun kumandasını üzerine almıştı. Ben o zaman Kafkas cephesinde 5. Tümen Kumandanı idim, rütbem kurmay albaydı. Generalliğini bütün kalbimle ve bütün samimiyetimle tebrik ederek, «Muazzez paşam, paşa kardeşim...» diye başlayan mektubu yazdığım zaman, Harp Akademisi’nin üçüncü sınıfında bana söylediği yukarıdaki sözleri hatırlamıştım.


Ben de arkadaşımın biraz arkasından, 1918 başında otuz altı yaş içinde iken generalliğe yükseldiğim zaman 20. Kolordu Kumandanı idim. Aziz ve büyük arkadaşım Mustafa Kemal’den 29/1/1918 tarihli beni minnettar eden şu samimî ve içten yazılmış tebrik mektubunu aldım.



Kardeşim,

Sina Cephesinde başlayan Filistin Harekât-ı askerîyesinin kan ve heyecanla mâli safhalarında hasbelzarur ref ve def edilemeyen felâketli günlerin tevalisinde ihraz buyurduğunuz cesaret ve kudret-i askerîyeye, resmî ve muhtelif menabiin raporlarına istinaden harekâtı takip sırasında vâkıf oldum.

Bilâhare, gelen zabitandan dahi şifahen malûmat almıştım, en nihayet hidemat-ı âliyenizin mirlivalığa terfiinizle resmen teyid ve ilân edildiğini işitmekle mübahi oldum. Sureti mahsusada tebrik ve bu rütbede dahi vatanımızı istihlâs uğrunda parlak muvaffakiyetlere mazhariyetinizi temenni ederim.

Falkenhayn Paşa ile Sinâ harekâtına dair ilk karar ve tedabirde ve sevk ve idare noktasında anlaşmak ve bugün vâki, o gün için bir kusurdan ibaret olan hakayik-i fecayi-i ri- câl-i devletimize de kabul ettirmek ve ona göre şevki tedabir ve muvaffak olmak mümkün olamaması yüzünden Yedinci Ordu ve ondan sonra verilen İkinci Ordu’yu kabul etmeyip İstanbul’a gelmiş olduğum mesmuu âlileridir. Burada pek aksi olarak rahatsızlıktan baş alamıyorum. Veliahd hazretleriyle Almanya seyahatine yataktan kalkıp gittim. Yirmi gün seyahat esnasında bir şey yok. Tam avdette trende yeniden hastalandım, bir aydır yatmaktayım.

Birinci ve Beşinci Ordular’dan Liman Paşa’mn idaresinde bir grup teşkili takarrür etti. Bana Beşinci veya Esat Paşa ile becayiş suretiyle Birinci Ordu Kumandanlıklarından birini teklif ettiler, fakat icraat teahhur etti.

Bu mektubumu, eski arkadaşım Ordunuz Sıhhiye Reisi Hüseyin Bey’in hareketinden bilistifade yazabiliyorum.

Gözlerinizden öper ve yeni ve inşallah bundan sonra da îngilizlerin ricatlerini müntiç muvaffakiyetlerinizi işitmekle mesut olurum, kardeşim.

Karargâhı Umumiyeye memur Ordu Kumandanı M. Kemal




Ali Fuat Cebesoy , 1967
Sınıf Arkadaşım Atatürk










O Sarışın Kurt


... Süvarilerin doludizgin nal sesleri, ağır topçunun bombardımanı, yerine göre yangın çatırtıları, hücuma kalkan piyadelerin 'Allah Allah' nidaları, Yunan tayyarelerinin uğultusu vs; bütün bunlara, gittikçe yükselen dozda, kurtuluş leitmotivi eşlik etmektedir.


Haritada köklü değişiklik görünüyor: Afyon ve çevresindeki mavi renkler silinerek Türk kuvvetlerini gösteren kırmızı renklere dönüşüyor; ve İzmir istikametindeki ilerleyişlerini sürdürmekteler; birer birer kasabalar, şehirler kurtarılarak, kırmızı halka ile çevrilmektedir. Türk süvarisi, sert ve hızlı, ric'at eden düşman kuvvetlerine saldırıyor; geride, yanan bir köy; yollarda dağılmış kağnılar, insan ve hayvan cesetleri.


At üzerinde, yanında öteki paşalarla cephe hattında muharebe idare eden Gâzi Mustafa Kemal Paşa, eliyle çeşitli yönleri göstererek, emirler veriyor. ..


Sokaklarda ise insan cesetleri, ağır duman ve ahşap evleri kavuran alevler.


1 Eylül 1338 (1922): Uşak kurtarıldı; şehir yanıyor.
4/5 Eylül 1338 (1922): Ordu, Kula ve Alaşehir önlerindedir: Alaşehir yanıyor.
5 Eylül 1338 (1922): Süvari fırkası, Salihli'ye girdi: şehir yanıyor
6 Eylül 1338 (1922) Süvari Kolordusu Milne Hattı'na varıyor. Akhisar ve Aydın kurtarıldı.
7 Eylül 1338 (1922): Aydın kurtarıldı.
8 Eylül 1338 (1922): Manisa ve Nif kurtarıldı. Manisa yanıyor.


Ankara’dan uçan kuşlar,
Afyon yaylasında kışlar,
Biz İzmir’i alacağız,
Kolu sırmalı çavuşlar....


Defne dallarıyla süslenmiş, beş otomobil, birbiri ardınca, Nif yolundan (Kemalpaşa), ağır ağır, İzmir'e giriyor; arabaların iki yanında, kurtuluş ordusunun neferleri yürümekte. ... Tam giriş kavşağında, bir süvari müfrezesi onları karşılıyor. Süvari merasim kıt'ası: En öndeki kumandan, atının üzerinde çakı gibi dimdik, genç bir zabit, müfrezesine kılıç çek kumandasını veriyor. Süvariler, birden kılıçlarını çekiyorlar; bir anda kılıçlar, güneş ışığında parıl parıl parıldıyor; sonra, süvariler merasim nizamında, otomobillerin iki yanına geçiyorlar; Kordonboyu'na doğru yürüyüş bu minval üzere gidecek ...




... Mustafa Kemal Paşa:

"...ve Türk milleti... emniyet ve saadetini zâmin prensiplerle... medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeye devam edecektir..."



Attilâ İlhan, 1998
"Gazi Mustafa Kemal Paşa" O Sarışın Kurt