Translate

28 Nisan 2015 Salı

Armenian Activities in the Archive Documents of General Staff of the Republic of Turkey







Osmanlı Ordusu
Başkomutanlığı
Numara
108


3 ncü Ordudan: Başkomutanlığa gelen numarasız şifredir.

Cevap. 20 Mart 1916 tarihli İstihbarat Şubesi ... ve Ermeniler tarafından Erzurum’da yapılan mezalim hakkında 10 Mart 1916 tarihinde bilgi arz edilmişti. Düşman işgaline maruz kalan köylerden kaçan halka, düşmanın ve özellikle Ermeni askerlerinin pek canice ve vahşice davrandıklarını, genç çocuk ve kızları kaldırarak bilinmeyen bir tarafa götürdüklerini, mal ve canlarını yağmaladıklarını, zaman zaman katlettiklerini, ırza tecavüzün akla, hayale gelmeyecek derecede bulunduğunu söylemekte ve çeşitli kaynaklardan alınan bilgiler de bunu doğrulamaktadır.


21 Mart 1916
3 ncü Ordu Komutanı
Vehip



Ottoman Army
Office of the Commander-in-Chief
Number
108


Unnumbered code sent from the 3rd Army to the Office of Commander-in-Chief

Rejoinder. dated March 20, 1916 Information Bureau … We have previously presented an intelligence report about the atrocities committed by the Armenians [and] … in Erzurum on March 10, 1916. The people who ran away from the villages that were subjected to the atrocities committed by the enemy have been claiming that the enemy soldiers and especially the Armenian soldiers have been behaving murderously and brutally, and that they have raptured all the youth, children, and the girls to an unknown place, that they have pillaged the houses and the stocks, that they occasionally have committed massacres, and that they were committing rapes beyond any thought; all these information have been proven to be true by other sources.


March 21, 1916
3rd Army Commander
Vehip







Osmanlı Hükûmeti
İçişleri Bakanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü
Özel Kalem
2 nci Şube
Genel: 1382
Özel: 91
Gizlidir


Osmanlı Ordusu Başkomutanlığına
İzmit Amele Taburundaki Ermenilerin eşkıya çetelerine yataklıkları devam ettiğinden, 
bunların başka bir yere nakledilmesine dair

21 Mayıs 1917 tarih ve 1273 numaralı tezkereye Ek’tir. Ermeni çetesinin dolaştıkları alan olan orman içinden, köylerine giderlerken kaybolan ve arattırılmakta oldukları daha önce bildirilen, Serindere (Kocaeli, Bahçecik, Serindere) köyünden Hacı Bilâl’ın kızı Hatice ve Aksığın (Kocaeli, Bahçecik, Aksığın) köyünden Süleyman’ın kızı Gülfedar isimlerindeki iki kadınla, Servetiye ( Kocaeli, Bahçecik, Servetiye) köyünden 13 yaşındaki Ahmet oğlu Cafer’in cesetlerinin yarı çürümüş bir halde Efraziye ve Şefkiye köylerinin alt tarafındaki dere içinde bulunduğu ve yapılan keşif neticesinde bunların enselerinden kesilmek ve yaralayıcı aletlerle parçalanmak suretiyle çete tarafından katledildikleri; kadınların elbiselerinin başka bir yerde bulunmasından, soyularak ırzlarına geçildiği de kesin olarak anlaşıldığından, söz konusu çeteyi koruyan ve yataklık eden İzmit Amele Taburlarındaki Ermenilerin başka yere nakillerinin gerektiği, İzmit Mutasarrıflığından en son gelen yazıda bildirilmesine ve daha önce alınan bilgilere göre gerekenin süratle yapılması ve sonucun bildirilmesine çalışılması hususunda tezkere yazıldı efendim.


28 Mayıs 1917
İçişleri Bakanı
Mehmet Talat




Ottoman Government
Ministry of Internal Affairs
General Directorate of National Police Organization
Private Secretary’s Office
Second Division
General: 1382
Private: 91
Secret



Ottoman Army Command Headquarters
On the issue of the harboring of the gangs by the Armenians in the Izmit Workers Battalion, and their transfers to other places.

In attachment to the note dated May 21, 1917, and numbered 1273. The corpses of two women –Hacı Bilâl’s daughter Hatice from Serindere village, and Suleiman’s daughter Gülfedar from Aksığın village– and of a thirteen-year-old boy, Ahmet’s son Cafer from Şefkiye village, who were lost on their way to their villages and were being searched for ever since their disappearance in the forests near their villages, where an Armenian gang was prevailing. They have been discovered in the creek below Efraziye and Şefkiye villages, and after a close inspection of the corpses it has been observed that the victims were massacred by cutting their necks and by tearing them into pieces by means of piercing instruments. Finding of the women’s clothing in a different place it is concluded that they have first been raped and then massacred. Thus, under the light of the information received from the Office of the Governor of Izmit, it became evident that the transfer of the Armenians, who harbored the members of the mentioned gang in the Izmit Workers Battalion, to other places is necessary. A note has been issued for the acceleration of the legal procedures and dispatching of the final results of the issue.


May 28, 1917
Minister of Internal Affairs
Mehmet Talat









3 ncü Ordu Komutanlığı
Kurmay Başkanlığı                                          3 ncü Ordu Karargâhı
1 nci Şube                                                                       4 Ekim 1917
3 ncü Kısım
Numara
939

Başkomutanlığa
2 Eylül 1917’de 36 ncı Kafkas Tümenine iltica eden 156 ncı Alay 12 nci Bölük Komutanı Teğmen Nikola’nın, Ruslar ve özellikle Ermenilerin Müslümanlara yaptıkları kötülükler ve alçaklıklar hakkındaki dikkate değer ifadesi aşağıda arz olunur: Teğmen Nikola’nın bu konuda ayrıca Rusça olarak ifadesi de Ek’te sunulmuştur.

“Sarıkamış Harekâtı” sırasında Rusya’daki Müslümanlar arasında görülen karışıklıklardan dolayı Elizabetpol (Azerbaycan, Gence), Bakû, Ahıska (Gürcistan, Ahıska ) ve daha pek çok yerde Müslümanlar, Kazaklar tarafından katledilmişlerdir. Şimdi Rus ordusunda Ermeniler, kendilerinden nefret edilen kişiler durumundadırlar. Bunlar savaş sırasında genellikle geriye kaçıp, köylerde istirahat ederler ve yalandan hasta olurlar. Kendi kendilerini vururlar, fakat yağma fırsatını kaçırmazlar. Düşman geri çekildiğinde, ilerleyip ellerine geçen tüfek, bomba vesaireyi toplayıp saklarlar. Gerek Türk, gerekse Rus cenazelerini soyarlar. Savaşın başlangıcında, Horasan’da (Erzurum, Horasan) 39 ncu Tümene bağlı bir alaya ait olan ve Ermeniler tarafından toprağa gömülen altı makineli tüfek, araştırma neticesinde meydana çıkarılıp, suçlular askerî mahkemeye verilmek üzere geri gönderildi. Ermeniler, Türkçe bildikleri için Erzurum’da kendilerini Kafkas Müslümanı olarak tanıtarak, bitmek bilmez tecavüzlere karşı daima korunmaya muhtaç olan zavallı Türklerden kızlarla evleniyorlar, daha sonra da basit bahaneler ve kavgalarla zavallıları boşuyorlar. Gerek şehir, gerekse köylerde halktan, özellikle Müslümanlardan aldıkları malların parasını vermezler, ücra yerlerde ve köylerde her zaman namusa tecavüz ederler. Hatta asayişin sağlandığı zamanlarda bile Erzurum’un kenar mahallerinde birkaç defa bu gibi sarkıntılıklarda bulunmuşlar, fakat yakayı ele verenler cezalandırılmışlardır. Bunların köylerdeki tavır ve hareketleri insanlığa sığmaz. Geçen kış; Erzurum’da odun pahalı olduğu için, Ermeniler Müslüman köylülerin evlerini yıkarak, ağaç ve kirişlerini şehre götürüp satıyorlardı. Bu kirişleri yalnız sakinleri göç eden evlerden sökmüyorlardı. Ermeniler, bir köye gidiyor, herhangi bir eve girerek, evin sahibine, bu odayı bana ver diyor, ya da ev halkını tamamen dışarıya atıp, bir-iki gün oturduktan sonra damını sökerek, yine aynı evin kağnısı ile şehre götürüp satıyorlardı. Müslümanların güzel kızlarını ve gelinlerini, sen önce Ermeniydin diye yakalayıp götürüyorlar. Eğer, kız veya kadın Ermeni değilim diyecek olursa dövüp, tehdit ediyorlar. Şayet bunlardan bazıları idarecilere şikâyet etme fırsatını bulabilirlerse, idareciler bunları Ermenilerin ellerinden alarak ailelerine teslim ediyor. Ermenilerin köylerde ne gibi mezalim yaptıklarını aktarabilmek için, Erzurum’un içinde meydana getirdikleri kötülük ve yüz kızartıcı olaylardan bazılarını anlatmak yeterlidir.

Geçen yılın Haziranında [1916] Müslüman elbiseleri giyinmiş birkaç kişi, bir iki tüfek ve bir mitralyöz ile Karskapısı civarındaki yüksekçe bir evin üzerine çıkarak, buradan Erzurum Müstahkem Mevki Komutanının oturduğu yere ateş etmeğe başladılar. Tabiî yakalandılar. Bunlar kendilerinin Müslüman olduklarını, din ve devlet uğrunda her türlü fedakârlığı yapacaklarını, bütün Müslümanların isyan ederek Rusları perişan edeceklerini, maksatlarının temini için gereğinden fazla asker ve silâhları olduğunu, bir kahraman edasıyla söylediler. Ruslar, bunların bu hareket ve ifadelerinden dehşete düştüler. O sırada Erzurum’da bulunan Yekastritagoravski Polk hemen Müslüman evlerini aratmaya başladı. Ermeniler de güya silâhları meydana çıkarmak ve aranacak yerleri göstermek bahanesiyle rasgelen evlere girdiler, bütün şehri yağma ettiler. Para, gerdanlık, kemer, bilezik, halı, kumaş ne buldularsa götürdüler. Birçok kadına tecavüz ettiler. Arama neticesinde kalemtıraş ve ekmek bıçağından başka bir şey bulunamadı. Aramalar tamamlanınca Müslümanlar toplanarak komutanın yanına gittiler. Talandan, tecavüzlerden şikayet ettiler. Komutan Ermenilerin gasbettikleri mallardan bir kısmını geri alarak sahiplerine iade ettirdi. Türklerin isteği üzerine komutanın karargâhına ateş edenlerle Türkler yüzleştirildi. Haydutlardan birinin, zamanında Erzurum’da kuyumculuk yapan bir Ermeni olduğu anlaşıldı. Erzincan ve Trabzonlu iki Müslüman da diğer iki kişinin Ermeni olduğunu ispat etti. Bunun üzerine Rus idarecileri, Erzurum’da bulunan bütün Ermenilerle civarda bulunan Türkiye Ermenilerinden birçoğunu geri taraflara sürdü. Silâh kullanan söz konusu şahıslara ne yapıldığını iyi bilmiyorum. Erzurum civarındaki köylerde Rus birlikleri bulunuyor. Ermeniler, Kân köyünde (Bayburt, Arslandede.) geceleyin bir Rus nöbetçisini öldürdüler. Cenazeyi parça parça ederek sabahleyin çuval içine koyup, bir Müslüman hamala verdiler. Bu çuvalı, Müslüman ve memleketin ileri gelenlerinden biri olan belediye reisinin evinin önüne bırakmasını tembih ettiler. Hamala yolda rasgelen iki Rus askeri, çuvalda ne olduğunu sorarlar. Hamal, içinde ne olduğunu bilmediğini, götürüp belediye reisinin evinin önüne bırakacağını söyler. Askerler çuvalı açmasını, içinde kendilerine yarayacak şeyler varsa satın almak istediklerini söylerler. Fakat hamal kendisine ait olmadığı için buna razı olmaz. Askerler, sen bize satmak istemiyorsun, götürüp Müslümanlara satacaksın diye çuvalı indirip açarlar. Hamal tutuklandı. Fakat yapılan soruşturma neticesinde katillerin Ermeni olduğu anlaşıldı ve askerî mahkemeye verilmek üzere geri gönderildiler.

Rusların, Erzurum’da gösterdikleri muhalefet ve dikkate rağmen işgalin başlangıcında son derece önemli yağma ve katliam yapıldı. Namusuna tecavüz edilmedik ancak bir-iki yüz kız kaldı desem abartmış olmam. Şu olayı asla unutamam: Erzurum’un güneyinde bir mahallede bir eve giren Ermeniler, genç bir anneyi direğe, babayı da diğer bir direğe bağlayıp, bunların bir yaşında olan çocuklarını da sofa ortasına çaktıkları kazığa geçiriyorlar. Çocuğun cenazesini ben bizzat gördüm. Annesi delirmiş, Erzurum’da başıboş geziyordu. Bu durumundan dolayı kadını evine almak istemeyen kocasını, idareciler eve almaya mecbur ettiler.

Bizim Alayla Hasankale’ye (Erzurum, Pasinler) gideceğimiz sırada, kasabanın doğusunda yol üzerinde rastladığım, insanlık için silinmez leke olan, utanç verici bir manzarayı istemeyerek söyleyeceğim. Cinsel organına kocaman bir kazık çakılmış olarak yerde yatar vaziyette bulduğumuz, güzel ve genç bir Türk kadının cenazesini, gözlerden uzak olacak şekilde yolun uzağına götürüp bıraktık.

Ermenilerin bu hareketleri, Müslüman Türklere karşı duydukları kinden çok, yaratılışlarından kaynaklanmaktadır. Rus ordusundaki yolsuzlukların tamamını Ermeniler yapmışlardır. Meydana gelen kavga, hırsızlık, öldürme, fuhuş gibi olayların failleri mutlaka Ermenilerdir. Ruslar da bu düşüncededir. Herhangi bir Rus’a, hatta Kazak’a, Türk ile Ermeni mukayese ettirilse, Türk’ü daha ılımlı, medenî ve saygıdeğer bulur. Ermenilerin bu hallerinden bıkmış olan Kazaklar, şayet bir Ermeni’ye tenha bir yerde rastlar ve yakalanmayacaklarını da akılları keserse hemen öldürürler. Rus ordusunda Ermeniler hakkında, istisnasız şu şekilde lanet okunduğunu duyarsınız: “Ermeniler Cehenneme” . Bu konuda elde edilecek bilgilerin, sırasıyla görüşlerinize sunulacağı arz olunur.

3 ncü Ordu Kumandanı emriyle
Lojistik Destek Hizmet Müfettişi
Albay Muhittin






3rd Army Command Headquarters
Staff Office                                                   3rd Army Headquarters
1st Division                                                               October 4, 1917
3rd Branch
Number
939


To: General Headquarters
Following is the testimony of Lieutenant Nikola, commander of the 12th Company of the 156th Regiment, who has taken refuge in the 36th Caucasus Division on September 2, 1917. Especially the parts about the Russians’ and Armenians’ vile atrocities directed to the Muslims are worthy of mentioning. Lieutenant Nikola’s testimony in Russian is also attached.

During the “Sarıkamış Campaign,” Cossacks taking the tumultuous events between the Muslims in Russia for granted have massacred a lot of Muslims in Elizabetpol, Bakü, Ahıska, and else where. Now the Armenians in the Russian Army are abhorred. They generally run away from the fronts and stay in the villages pretending to be ill during the war. They shot themselves, but they never miss the opportunity of pillaging. When the enemy withdraws they gather the guns and ammunitions and hide them away. They loot both the Turkish and Russian corpses.

In the beginning of the war, six machine guns that were hidden away by the Armenians affiliated to the 39th Division, in Horasan, were unearthed after the investigations; the felons were caught and were sent to Martial Court. Since the Armenians could speak Turkish, by introducing themselves as Caucasian Muslims they were marrying the poor Turkish girls who are desperately in need of protection from the never-ending attempts of rape. Then, by making up simple pretexts they are divorcing them. They never pay for the goods they take either in the town or in the villages, especially for the goods they take from the Muslims, and they always rape people living in the remote areas, and in the villages. Even at the times when the public order was established, they have attempted rapes at the outskirts of Erzurum; however, those who were captured have been punished.

Their behaviors and actions in the villages cannot be considered humane at all. Last winter, because the wood was expensive, the Armenians were pulling down the Muslim houses and were selling their timber and beams in the town. They were not taking the beams from the deserted houses only. When the Armenians went to a village they would enter a house and claim a room for a night or two, or they would throw the household out, stay there for coupe of days; and as they leave they would pull down the roof, load it on the oxcart of the house, take it to the town and  sell it there. They were taking away the beautiful Muslim girls by saying that they were previously Armenians. If they were to resist, the Armenians would beat them to death, or threaten them. If those women could find a way to complain about the events to the administrators, they are returned to their families by rescuing them from the hands of the Armenians. In order to be able to narrate the atrocities committed by the Armenians in the villages better, it will be enough to mention some of the disgraceful events in Erzurum.

Last year, in June [1916], couple of people in disguise of Muslim climbed the roof of a house with two guns and a machinegun, and opened fire on the house where the Commander of Erzurum Fortified Rank dwelled. Of course they wee caught. They claimed in a despising manner that they were Muslims, that they were ready to make sacrifices to do anything for the government, that all the Muslims were ready to rebel against the Russians, and that they had more than enough soldiers and arms to achieve their goals. Upon hearing these Russians fell into despair. Yekastritagoravski Polk who was in Erzurum then started a search on the Muslims’ houses. Armenians under the pretext of showing where the weapons were hid entered the houses and pillaged the whole town. They took away everything they could find like money, necklaces, belts, bracelets, carpets, and fabrics. They raped a lot of women. Nothing except pencil sharpeners and bread knives were found during the searches.

When the searches were over Muslims gathered and visited the commander. They complained about the pillaging and the rapes. Commander by taking some of the stolen articles from the Armenians returned them to their owners. Upon the request of the Turks the ones who opened fire on the commander’s headquarters were brought before the Turks. It was understood that one of the bandits happened to be an Armenian jeweler in Erzurum previously. Two Muslims from Erzincan and Trabzon proved that the other two were also Armenians. Upon this, the Russian administrators sent all the Armenians in Erzurum and some of the Turkish Armenians away into the rear regions. I am not sure about what happened to those who opened fire on the headquarters.

There are Russian Army Units in the villages neighboring Erzurum. Armenians killed a Russian guard in Kân village. They tore his body limb by limb, put in a sack, and gave it to a Muslim porter. They told him to leave the sack in front of the mayor’s house, who was one of the leading men of the town and the Muslim community. Two Russian soldiers whom he met on the way asked him what was in the sack. He told them he was ordered to take the sack to mayor’s house and leave it there. The soldiers told him to open the sack and if there were something they could purchase they would buy it. The porter saying that the sack was not his, refused their wish. But the soldiers saying that he was taking the sack to the Muslims to sell, opened the sack. Porter was arrested. Upon an interrogation it was understood that the murderers were Armenians, and they were sent to Martial Court. Despite the Russians’ utmost opposition and attention there have been extremely important pillaging and massacring in Erzurum. I would not be exaggerating if I said there are only one or two hundred girls left untouched. I can never forget this incident. 

Armenians who entered into a house in southern Erzurum, having tied a young mother to a beam of the house, and the father to another beam impaled their child of only a-year-old. I saw the child’s corpse myself. His mother went mad, and she was wandering in Erzurum alone. Her husband who did not want to take her in the house was forced by the administrators to take her in.

I will not tell on a scene, which I believe is an inerasable shame for the mankind, we have met on the eastern part of the town with our regiment on our way to Hasankale. We found a body of a young and beautiful Turkish woman, lying on the road, who was impaled from her genitals at the site, and carried her off the way to somewhere out of side.

Those atrocities do stem not from Armenians’ hatred towards the Turks, but rather from their very nature. The Armenians committed all the impropriety in the Russian Army. The instigators of the fights, pillaging, murders, and prostitutions are the Armenians. Russians are in the same belief. If one asks for a comparison between a Turk and an Armenian to any Russian or even to a Cossack, they will find the Turk more moderate, more civilized and respectful. Cossacks, who had enough of these Armenians’ actions, would kill them without any hesitation at all if they find it plausible and meet them in lonely places. You can always hear a curse in the Russian Army on the Armenians. “Armenians to Hell” Further information to be received, will be presented to your considerations.

Upon the orders of the 3rd Army
Logistic Support Services Inspector
Colonel Muhiddin










Dokuzuncu Ordu Kumandanlığı Kars
Erkân-ı Harbiyyesi 29-8-34
1 nci Şu’be
4098
3445

Şark Orduları Grubu Kumandanlığına
Ermenistan dâhilinde firâr ederek Dokuzuncu Fırka Karargâhına gelen iki Müslimân’ın ifâdesine nazaran Antranik’in Zengezor havâlîsinde bulunan kuvvetleri on beş gün mukaddem Arpa mevkii şimâlindeki Savur ve Darlağıski havâlîsine gelmiş ve Malişki; Keşişkend; Hasankend köyleri mıntakasında bulunuyormuş. Antranik de şimdiki hâlde Hasankend köyünde imiş. Hudûd hâricine çıkartdığımız Ermeniler de Antranik kuvvetlerine iltihâk ederek havâlî-i mezkûrede İslâmlara her türlü zulm ve cefâ icrâ etmekde ve evlerinden çıkartarak açlığa mahkûm edilmekde ve muhâceretlerine de müsâade edilmemekdedir. Hatta bu iki adam otuz erkek kadar arkadaşlarıyla bu tarafa firâr ederken Antranik kuvvetleri bunların yollarını keserek üzerlerine âteş etmiş, ancak bu ikisi kurtulmuşlardır. Ve mütebâkîsinin ne olduğu belli değildir. Hatta köylerinden çıkmayan ve toplu bulunan İslâm ahâlîye karşı top isti’mâl etdiklerini mezkûr iki Müslimân söylemişdir. 

Binâen aleyh bu husus ve bi-l-hâssa bu mıntaka hakkında evvelce de arz edildiği vechle İslâmların Ermenistan dâhilinde vaz’iyyetleri fevk-al-âde elîm bir hâl almışdır. Ve Ermenilerin bu tarz hareketleriyle bir ay sonra memleketlerinde hiçbir İslâm bırakmamak ve dâhilen serbestledikden sonra zemîn-i fa’âliyyet ve teşebbüslerini hudûdun bu tarafına kadar tevsi’ etmek maksadını ta’kîb etdikleri anlaşılmakda olduğunu arz ederim.

 Dokuzuncu Ordu Kumandanı
 Mîr-livâ
 Şevkî 
(CİLT 2)








ARŞİV BELGELERİYLE ERMENİ FAALİYETLERİ 
1914-1918 - CİLT II
ARMENIAN ACTIVITIES IN THE ARCHIVE DOCUMENTS 
1914-1918 -VOLUME II

Genelkurmay ATASE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı 
Yayınları, ANKARA








______________
______________









ilgili